“Ah, ne kötüydü dürüst bir adamın böyle dolambaçlı işler yapmak zorunda kalması! Ne kötüydü insanın, sahip olduğu en değerli şeyi, onurunu böyle iki paralık şey için lekelemesi!”
1760 yıllarında doğan Grenouille, üstün koku alma yetisine sahiptir. Kilometrelerce uzaklıkta duran nesnelerin kokusunu duyabiliyor; bilhassa yağmurun yağmasını, insanlardan gelen kokuyla o an ne yaptıklarını, yalan ve doğru konuştuklarını ayırt edebiliyor. Fakat ne gariptir ki, bu büyük yeteneğe sahip olan Grenouille, bir kokuya sahip değildir. Kendisine ait bir kokusu yoktur.
Böylesi bir insan toplum tarafından nasıl karşılanır? Grenouille, annesi tarafından bile kabul edilmeyen, toplumun sürekli dışladığı, hiçbir yuvaya kabul görülmeyen biridir. Zavallı Grenouille, bir kokuya sahip olmadığını, diğer insanlardan farklı olduğunu anladığı an hayatı değişecektir…
Doğal insan kokusu elde edip kendini normal insan sınıfına getirmek için cinayetler işlemeye başlar. “Onun istediği, belirli insanların kokusuydu: o çok seyrek olan, aşk uyandıran insanların kokusu. Böyleleriydi onun kurbanları.” Hedefi genellikle; genç, cazibeli, güzel kokusuyla onu baştan çıkaran kadınlardı. Grenouille’nin işlediği cinayetlerden sonra elde ettiği kokuları biriktirme yeteneği de had safhadadır.
Ayrıca dönemin Paris’i hakkında çarpıcı bilgiler barındıran, kurgusuyla sizi doruklara çıkaran mükemmel bir kitap! Mutlaka okumanızı ve 2006 yılında Alman yönetmen Tom Tykwer tarafından sinemeya uyarlanmış filmini de izlemenizi tavsiye ederim. İyi kokular…