Diyarbakır’ın hoyrat şairi, Dicle’nin bendi, Leyla’nın kalbi: Ahmed Arif. Hasretinden prangalar eskittiği aşkına yazdı; hüznün derinliklerinde kaybolurken...
13 Nisan 1955, Diyarbakır (Leyla Erbil’e…)
‘’Evleneceksin demek? Herhal çocuğu sevdin! İnşallah mesut olursun canım. Ama müstakbel kocan bana yazdığına kızmayacak cinstendir inşallah. Yoksa seni kaybetmek, sesini duymamaktansa gebereyim daha iyi olur.”
Seni, anlatabilmek seni.
İyi çocuklara, kahramanlara.
Seni anlatabilmek seni,
Namussuza, halden bilmeze,
Kahpe yalana.
Ard-arda kaç zemheri,
kurt uyur, kuş uyur, zindan uyurdu.
Dışarda gürül-gürül akan bir dünya…
Bir ben uyumadım,
kaç leylim bahar,
hasretinden prangalar eskittim.
Saçlarına kan gülleri takayım,
bir o yana bir bu yana…
Seni bağırabilsem seni,
dipsiz kuyulara, akan yıldıza,
bir kibrit çöpüne varana,
okyanusun en ıssız dalgasına
düşmüş bir kibrit çöpüne.
Yitirmiş tılsımını ilk sevmelerin,
yitirmiş öpücükleri, payı yok,
apansız inen akşamdan,
bir kadeh, bir cigara, dalıp gidene,
seni anlatabilsem seni…
yokluğun, cehennemin öbür adıdır.
üşüyorum, kapama gözlerini…
Ahmed Arif’imizin aramızdan ayrılışının 29. Yılında saygıyla anıyoruz…