Kaleme aldığı şarkıları ve kendine has sesiyle gönlümüzde taht kuran Tuğkan, küçük yaşta müziğe olan yeteneğini keşfettikten sonra hayatını müziğe adadı. Dinleyiciyi kendine hayran bırakan şarkılar kaleme alıyor ve yaptığı sanatın hakkını ziyadesiyle karşıladığını düşünüyoruz. 24Okur ailesine konuk olup, bizlere zaman ayırdığı için kendisine teşekkür ederek sorularımıza geçiyoruz.
Öncelikle bu yolculuğun başını ve şu an bulunduğun noktayı, bu süreçte verdiğin mücadeleleri merak ediyoruz sevgili Tuğkan?
–Aslında tesadüfen başladı bu yolculuk. Şiirler, besteler, düz yazılar… Bunlar ünlü olmak, büyük kitlelere hitap etmek isteyen bir gencin eserleri değildi. Kendime yazıyordum. Utanırdım da zaten duygularımı göz önüne sermekten. Beni o hayallere sığdıran bir arkadaşımın işgüzarlığı sayesinde şu an bu yazıyı yazıyorum, uzun hikaye
Şu an aslında o kadar da korkmamak utanmamak gerektiğini anladım. Çünkü sizden bir şey götürmüyormuş, aksine çoğu zaman afallatsa da harikulade bir hayat sunuyormuş bu iş. İş demek de istemiyorum aslında. Müzik her yerde, her yerimde ve her şeyim olmuş halde.
Mücadeleden ziyade tecrübe demek gerek. Bu konuda diğerlerine göre şanslı olduğumu düşünüyorum. Çoğu kazayı sıyrıksız atlattım. Bu süreçte hayatıma girip çıkan kimseye dargın veya kızgın değilim. Nefret bir yerden sonra minnete dönüşüyor bunu iyi biliyorum.
“Boş kafayla geveze, dolu kafayla yazar olursunuz ama bu yeteneği illa yaşanmışlıklar kafesine hapsetmemek gerek.”
“Düşlerine dokundum, yokluğunda soğuk
Kalbin bende kaldıysa eğer
Aşkım sen, kırmızı” Şu sıralar hep dilimizde. Nedir bu Kırmızının hikayesi?
–Kırmızı evrensel olarak aşkın, ateşin rengidir. Bu yüzden de yokluğunda soğuktur. Ayrıyeten benim kendimle gurur duyma sebebimdir bu şarkı.
Şarkılarının sözü ve müziği sana ait. Dinleyiciyi mest eden bu şarkıların ilham perisini sormadan edemeyeceğiz. Kalemi eline almana sebep olan, yaşanmışlıklar mı?
–Boş kafayla geveze, dolu kafayla yazar olursunuz ama bu yeteneği illa yaşanmışlıklar kafesine hapsetmemek gerek. Kendinizi istemeden bitmek bilmeyen bir kaosa sürükleyebilirsiniz.
Bazen yaşadığım, bazen gördüğüm, bazen düşlediğim, bazen de hissettiklerimi yazıyorum.
Kendi şarkı sözlerini yazmanın avantajları var mı?
–Sanatçı olabilmenin, o adı taşıyabilmenin ilk şartı zaten kendi eserini yaratabilmek. Yaratılmış eserlerin üzerinden geçenler benim gözümde taklitçi ve fırsatçıdan başka bir şey değil.
Avantajı şu;
“Biri” oluyorsunuz. Toplum sizi “biri” yapıyor. Bir yere koyuyor, değer veriyor ve merak ediyor.
Bir de kapı kapı dolaşıp indirimli beste aramıyorsunuz.
Son dönemlerde listelerin başında rap şarkıcıları yer alıyor. Rap hakkındaki düşüncelerini sormak istiyoruz. Sence müzik sektörü nereye gidiyor?
–Rap’ten ziyade, hip-hop kültürü diyelim ve bunu çocukluğumdan beri iyi biliyorum, takip ediyorum. 90’lar, 00 lerde izlediğimiz dinlediğimiz o amerikan gettosundan çıkma adamların protest yaşamları, sivri dilleri, hatunları, tabancaları… Bunların hepsi gerçekti. İnsanlar ölüyordu. Şakaları yoktu. Şu an burda çıkarılan şarkılar %99 hayal ürünü olduğu için ben müzikten ziyade “eğlence sektörü”ne hizmet ettiklerini düşünüyorum.
Gençlerin de etkisi büyük tabi. Bir ülkede sanatı da, sporu da, siyaseti de değiştiren tek gerçek gençler. Gençlerin talebi buysa, arzın da böyle olması kaçınılmaz. Saygı duymak gerek. O sebeple gidişat iyi veya kötü demek bana değil, talebi yaratanlara, arzın oluşmasının arka planında, aynaya bakmayanlara düşer.
“İlerde bu şiirleri bir proje altında derlemeyi düşünüyorum. Bu bir kitap olabilir…”
Sosyal medya üzerinden çıkış yakalayıp, popülarite kazanan insanlar hakkında ne düşünüyorsun? Sence yaptıkları müziğin hakkını veriyorlar mı?
–Baktığınız zaman ben de o insanlardan biriyim. Youtube üzerinden bestelerimi yayınladım ve kitlelere ulaştım. Artık çağ bunu gerektiriyor. Bu fırsatı kullanmamak aptallık. Müziğin hakkını verip vermediğini söylemek yine bana düşmez. Herkes kendi çöplüğünden sorumludur sosyal medyada.
Sence Türkiye’de müzik özgür mü?
–Özgürlükten kastınıza göre değişir. Bence özgür. Şarkılarında seksinden ve uyuşturucusundan bahsedemeyince morali bozulan tiplerden değilim. Herkes kendinde eksik olanı dışarı döker. Ben dolu dolu aşktan bahsediyorum ve bundan memnunum.
Yazdıktan sonra bestelemekten vazgeçtiğin şarkıların oluyor mu?
–Evet onlar şiir olarak kalıyor. Bazen aklımdakiler kafiyelere sığmıyor. İlerde bu şiirleri bir proje altında derlemeyi düşünüyorum. Bu bir kitap olabilir…
Durgun ve umursamaz bir duruşun var. Sahne arkasında da böyle misin?
–Hareketi ve sıcakkanlı günlerim de oldu.
Ardına baktığında “Evet, şu an istediğim yerdeyim” diyebiliyor musun?
–Bunu dediğim an ilerisini kaybetmiş olurum. Her ne kadar soyuttan beslenen bir işim olsa da hayatın gerçekleri, sorumluluklar somut. Bir şiirle elektrikle faturası ödeyemezsiniz. İyi bir yaşam istiyorsanız hep daha ileriyi düşünmek gerekir.
Biraz klişe olacak fakat Tuğkan’ın başucu kitabını merak ediyoruz?
–Çizgi romanlarım meşhurdur. Hikayeler kısa ve eğlenceli olduğundan uyku öncesi onları tercih ediyorum.
Bu sektörde yer almak isteyen ve henüz yolun başında olan gençlere tavsiyelerin nelerdir?
–Geçenlerde “beste yapma dersi” diye bir ilan gördüm. Çok uyuz oldum bu ilana. Kendileri gibi olsunlar taklitçi olmasınlar yeter.
İdol almak ve taklit etmek arasında ince bir çizgi var bunu iyi idrak etmelerini tavsiye ederim.
Sıradaki projelerin neler?
–2020 Eylül’de albüm çıkarmayı düşünüyorum. 2021 yılında da olabilir. Ülke ve dünyadaki gelişmelere göre hareket edeceğiz. O tarihe kadar dahil olacağım benim için çok çok önemli iki proje daha var, sürpriz olsun…
Son olarak eklemek istediğin, 24okur okurlarına söylemek istediğin bir şey var mı?
–Teşekkürü sona sakladım.
Öncelikle sağ olun var olun, ilginiz için teşekkür ederim. Böyle kültür-sanat ile uğraşan didinen gençleri gördükçe ben de bir genç olarak ülkemiz adına gurur duyuyorum. Hep birlikte büyüyeceğiz.
Kendinize iyi bakın, sanatla kalın.
Çalan değil, katan sanatla!
ahhh Tuğkan ahh… ♥️