Varlıklı bir ailenin yakışıklı çocuğu F. S. Fitzgerald’ın en bilinen eserindeki ana karakter Muhteşem Gatsby ile ortak kaderi ve bilinmeyen yaşamı üzerine…
Varlıklı bir ailenin yakışıklı çocuğu F. S. Fitzgerald, en bilinen eseri Muhteşem Gatsby ile aslında ortak bir kaderi paylaşır. ABD ordusuna ölmek için katılmış ancak hiç çatışma görmemiş olan Fitzgerald, aradığı heyecanı Zelda Sayre ile tanıştıktan sonra bulacaktır.
Yirmi yıl hayat arkadaşı olacak Zelda – Fitzgerald çifti dönemin davet ve partilerinin aranan yüzüdür.
Sarhoşluklar, sıradışı davranışlar, kıyafetsiz danslar, çift için olağan olsa da konuklar için ise bulunmaz bir gösteridir.
Bu çılgınlıklardan en bileneni, çiftin davet edilmedikleri bir partinin düzenlendiği evin kapısında dört ayak üzerinde havlayıp daha sonra partiye katılmalarıdır. Aynı partide Zelda ev sahibinin banyosunda yıkanmayı da ihmal etmemiştir.
Bir başka davete gecelikle katılmışlar ve sonrasında Zelda sarhoşlukla geceliklerini çıkarıp dans etmiştir.
Bütün ihtişamlarına, dikkat çekici yaşamlarına ve enerjilerine rağmen aslında ümitsiz ve meteliksizdirler.
Zelda’nın orijinal olarak tanımlanan kişiliginin altında şizofreni yattığı anlaşılır, hayatı akıl hastanesinde sonlanır.
Son zamanlarını yaşayan Fitzgerald ise başarısız olan bir dizi çalışma girişiminden sonra -tüm kitaplarının satış adedi 40’tır- son romanını yarım bırakır, okuma yaptıktan sonra çikolata yerken kalp krizi geçirir ve hayata veda eder.
Ölümü adeta yaşamını taçlandırır vaziyettedir.