Bazen çözüm oldum, bazen düğüm.
Ben: Öncelikle hoş geldiniz. Kendinizi tanıtmak ister misiniz?
Parmaklık: Hoş buldum. Kısaca özetlemek gerekirse tutucuyum. Kısıtlamak en sevdiğim şeydir.
Ben: Hep böyle kasvetli ve kırılmaz mısınız?
Parmaklıklar: Kırılmam en fazla bükülürüm. Benim varoluş amacım bu. Benden pek güzellik beklenmez, güzellik nedir bilmem de. N’apim tabiatım böyle.
Ben: Varoluş amacınız ne?
Parmaklık: En genel tanımıyla korumak. Bir sınır belirlerim. İçerideki ve dışarıdaki. Bazen sizi korumak için tutarım, bazen de tam tersi sizden korumak için.
Ben: Hep sevdiğiniz şeylerden bahsettiniz. Peki ya sevmedikleriniz?
Parmaklık: Özgürlükten hiç mi hiç hoşlanmam. İsyanlar da pek tatlı değiller benim için. Ha bir de adaletsizlikten haz edemiyorum. Haksız yere alıkoymak beni mutsuz ediyor.
Ben: Haksız yere alıkoymaktan bahsettiniz. Özel değilse örnek verir misiniz?
Parmaklık: Hayvanları hapsediyorlar içime. Aslanlar, kaplanlar hatta daha kötüsü soyu tükenmek üzere olanları.. İşte öyle anlarda kırılmak istiyorum, kendimi yok etme pahasına açılmak.
Ben: arka plandaki şarkıyı sorsam?
Parmaklık: Volkan Konak- Göklerde Kartal Gibiydim.
Ben: Peki hapsetmek, sizin deyiminizle “kısıtlamak” çözüm müdür?
Parmaklık: “İnsan yaşıyorken özgürdür” demiş Edip Cansever. Ve en çok özgürken kendisidir insan. Fakat bu özgürlük sınırsız hale gelince doyumsuz insanoğlu hatalar yaptı. Suçlar işledi ve hadlerini aştı. Bu andan sonra araya girmek durumunda kaldım. Kesinlikle çözüm olmasa da, özgürlüğü elinden alınınca insanlar anladılar yaşamanın, özgürce ve insanca yaşamanın kıymetini. Bazen çözüm oldum, bazen düğüm.
Ben: Peki neden insanlar özgür olduğu halde mutsuzlar?
Parmaklık: Çünkü özgür olduklarının farkında değiller. Doyumsuzluk onları benim yerime hapsetmiş durumda. Hep daha fazlasının peşinde koşarken ellerindekilere kör oldular. Bir gün yolları benimle kesişirse (umarım kesişmez) o zaman mutlu olduklarını anlayacaklar. Yani kaybedince.
Ben: Konuştuğumuza memnun oldum. Eklemek istediğiniz bir şey var mı?
Parmaklık: Hayatın, özgürlüğün ve yaşamanın tadına varın. Kaybedince değil. Tam şuanda. Evet kısıtlamayı çok seviyorum, özgürlükten haz etmediğimi belirttim. Sevdiğim şeyler kadar sevmediklerimi de biliyorum. İçimde tuttuklarım içime ağır geliyor bazen. Bilin ve ona göre yaşayın.