Kaçış yok, işte geldi.
Üşüdüğüm ilk akşam
-uzun bir aradan sonra-
Ve hazırlıksız yakalandığım yalnızlığa.
Çıplak tablalar boş kaldırımlar üzerinde.
Dalgaların sakinliği, benim sessizliğim,
Bavullar, vedalar ve vedalaşamayanlar.
Ne bir ses ne de ışık beşerden.
Yalnızlık resminin bir parçasıyız hepimiz.
Sandallar kaldı, sahiller, yıldızlar,
Boş balkonların ıssızlığı, çekilen perdeler,
Burukluk kaldı, bir de ben;
Buruk bir beden.
Çok da uzak değil sanki, tanıdık bir yerlerden.
Terk tonunda akşamlar, ince bir hırka isteği,
İçime içime büzüldüğüm akşamların ilki,
Dışımda azalanlar ve içimde çoğalanlar,
Beni bana iten yalnızlığın ilki.