Gönlümüze fatura gelmez…
‘Şarteli indireyim, makineyi çok çalıştırmayayım diye bahanelerimiz de yoktur gönlümüz için.
Elimizi yakan, elektrik, su faturalarından dolayı tasarrufa giderken, asıl kaçınmamızı gerektiren başka bir şey var.
“Gönül yorgunluğumuz” ve bunun maliyecisi yok, icrası yok ama derdi çok, yükü çok, borçu çok.
Musluğu az açmak, vantilatörü düşük hızda çalıştırmak gibi değerler versek kendimize de keşke.
Belki daha az paslanırdık, daha az yıpranırdık.
Kalp kırana, gönül inciltene fatura gelse keşke, adı da vicdan faturası, gönül faturası falan olsa ve borcumuzuda iyi insan olarak ödesek…
Ne güzel olurdu…
Ne de güzel konuştun öyle. ? “Vicdan faturası, gönül faturası”nın düşünce olarak varlığı dahi ne güzel bence…