Bir kuş kadar özgür olmaksa eğer niyetimiz
Ya da bir Nazım Hikmet şiirinde can bulmaksa derdimiz
Veya yıldızların tüm ihtişamı altında tüm hücrelerimize kadar şükretmekse arzumuz
İşte o vakit büyümüşüzdür.
Zaman ele avuca gelmez bir coşkuyla akıp giderken
Yanına çocukluğunu da emanet edersin.
Acı kıvranışlar sararken bedenini
Ruhundan eksilirken bir şeyler
İşte o zaman büyürsün.
Yaşadığın, yaşayacağın anıların hüznü sarar dört bir yanını
Galata’nın kız kulesine duyduğu özlem kadar özlersin geçmişi
Pervasızca hayatından geçip giden insanların yüzlerini anımsarsın belki.
Belki de en çok kime kızdıysan ya da kimi özlediysen.
Büyüyorsun.
Küsüyorsun.
Kaçıyorsun.
Olağan işlerin, olağan hallerin bedelini ödüyorsun.
Eğer içinden geliyorsa, iki üç satır içini döküyorsun mürekkebini özleyen kâğıda
Ve ne tam sözcükler sığıyor satırlara ne de sen olan her şeyi yazabiliyorsun.
Ama biliyorsun ki
Sabah uyandığında
Gökyüzüne baktığında
Gecenin karanlığından, masmavi bir dünyaya dönüşen hayallerini yaşayacaksın.
Kim bilir belki bir kuş konar yüreğine.
Her şeye tezat, Eylül ayazlarında hayat bulan bir kuş…