Kimimiz gururu farklı şeylerde yaşarız. Kimimiz farklı şeylerden iftihar duyarız, fakat öyle biri var ki; onu gören, bilen her Türk evladının, hatta her Anadolu insanının gözlerinin dolmasına neden olan ve göğsünü kabartan bir şahsiyet. Bu kişi kim acaba diye sorduğunuzu duyar gibiyim. Kim olacak? Elbette, yüce Türk milletinin kaderinin en makûs anında onu bir girdaptan aydınlığa çıkaran kişi; Gazi Mareşal Mustafa Kemal Atatürk. Şimdi size, bana bu onurlu şahsiyetin yanı sıra her an kazandığımız zaferi de hatırlatan ve haklı bir gurur yaşamama sebep olan yüce Atatürk ‘ün zafer anıtından bahsedeceğim: Ankara Zafer Anıtı, Ankara’nın Altındağ ilçesinin Ulus Meydanında, Türk Kurtuluş Savaşı kahramanlarının anısına Yenigün Gazetesi öncülüğünde Türk halkı tarafından cumhuriyetin ilk yıllarında yaptırılmış olan anıttır. Avusturyalı Heykeltıraş Heinrich Krippel (1883-1945) tarafından yapılan anıt, 24 Kasım 1927 tarihinde açılmıştır. Bu anıt bende öyle duygular uyandırır ki nitekim; her üzüldüğümde, umutsuzluğa kapıldığımda atın üzerinde Atatürk ‘ü karşımda görünce gözlerimdeki bulutlanma kaybolur benim. Hele hele atın üzerindeki Atatürk, bana en zor şeylerin bile başarıldığını, bu yüzden kolay şeylerden dolayı kendimi yıpratmamam gerektiğini hatırlatır. Neden mi? O at, o anıt en zor günlerin, kaderimizin en belirsiz günlerinin izlerini taşımış bugünümüze ve yarınımıza. Çünkü tüm milletimizin kaderini belirleneceği zor bir dönemde üstelik ülkecek çok zor koşullar altında olmamıza rağmen Atatürk, yeise kapılmadan bir an olsun cesaretinden ve inancından ödün vermeden bizleri savaşın kara sularından çıkarıp cumhuriyetin aydınlık yüzüyle tanıştırmıştır. İşte bu yüzden hayatımda umutsuzluk, üzüntü yerine hep umut ve inanç olmalı. Atam bana aksini müsaade etmiyor çünkü. Elbette kayıplar, başarısızlıklar olacak fakat zaferlerin en büyüğü olan Cumhuriyet bana daima umudun olacağını aşılayacaktır.