Bu yaşlı evrenin yalnızca Altı senesini kaplıyordu o çaresiz varoluşum Aylar olmuştu yüzünü görmeyeli Özlem ne kadar sahte olabiliyorsa büyüyünce O kadar gerçekti ben küçükken Senin her dönüşün pencereler önünde bir bekleyiş Bacaklarını sarkıtırsın ya demirler arasından Hatta o tanıdık arabayı görünce Çıplak ayaklarınla atarsın kendini sokağa Neyse, bunları biliyorsun zaten Özledim demezdim de mektup yazardım sana Çiçekli koltuğumuzun arkasındaki duvarda İçimdeki umutla solup giden mektuplarım Ben özlediğimi söylemeyi o duvarda öğrendim Fakat ne yazık, bunu duvara söyledim Kışın ortasındasın o kahverengi kazağınla Etrafı kırışmış gözlerinle aynı tonda kazağın En sevdiğim renkti bu bir zamanlar Sana yine yazacağım söz veriyorum Umuyorum baharda görüşürüz