Dünya küçüldü diyoruz teknoloji hızlandıkça… Hızlanan teknoloji ile küçülen Dünya değil aslında biziz, insanlar. Önce bizlerin önüne, bilgiyle tanıştığımız ilk yıllarda içi dolu bilgi yığınlarını koyuyor ve ardından son derece yabancı olduğumuz bu bilgiler arasında hızla yolumuzu bulmamızı istiyorlar. Ancak kişinin yolunu yönünü bulabilmesi için önce nerede olduğunu bilmesi gerekiyor. Kişi kendini bilmedikçe bu bilgi sarmalı içinde kendisini oradan oraya savuruyor. Attığı hiçbir adım yere basmıyor, bu nedenle hız en büyük düşmanı oluyor.
Hızı anlamlandıramayan birey rüzgarın savurduğu içi boş saman yığını gibi kendisini, benliğine yabancılaşmış alanların içinde buluyor. Ve birey son nefesine kadar hızla kendine yabancılaşmış bir hayat için mücadele verip silinip gidiyor. Hiçbir amaca hizmet etmeden silinip gitmek ya da son nefesine kadar var olanı tüketmek için mi tüm bu çaba? Sonsuza kadar hızla tüketemez ki insanoğlu, bir gün elbet tükenir.
Tükenmiş bir bireyin ne varoluşuna bir katkısı vardır ne de dünyasına. Tüm bunların önüne geçmek için birey önce çocuk yaşta kim olduğunu öğrenmelidir. Kim olduğunuzu öğrendikten sonra kendinizi yaşamanız gerekir. Peki kendini yaşamak nedir? Kendini yaşamak, zihninden geçeni ellerinde tutarken kendini bulabilmektir. Hayat mutfağında aç kalmamak için tarif defterlerini okuyan değil, mutfakta ocağın ve tezgahın başında olandır kendini yaşayan kişi. Bu yola girebilmek ve sonunda kendi mutfağını kurabilmek için bireyin önce elindeki malzemeleri bilmesi gerekir. Ancak o zaman kişi aklından geçene dokunabilir. Şimdi size soruyorum:
Peki sizin malzemeleriniz neler ve mutfağınız neresi?
Sena İLGAR