Formal yazı hayatıma başlarken hayatımın temel taşlarını oluşturduğum, bu sonlu yaşamdaki yerimi belirlemeye başladığım lisemden sizlere de bahsetmek istedim. Ben Arifiye Anadolu Öğretmen Lisesi’nin son mezunuyum. Temelleri Tanzimat dönemine kadar dayanan ve ömrü boyunca defalarca adı değişmesine rağmen ruhunu hiç kaybetmeyen bir okuldan bahsediyorum. Orada geçen 4 yılı anlatmaya kalktığımızda 4 yıldan daha uzun süren, her hüznümüzde, her mutluluğumuzda aklımıza gelen, gençlik çağımızın çoğu ilkini yaşadığımız, belki de ilk aşkı tattığımız, ilk kez sonu olmayan duygularla karşılaştığımız, ilk kez mutluluktan ağladığımız, ilk dostluklarımızı kurduğumuz, hayatımızın hiçbir anında orada yaşadıklarımızı unutamadığımız ve unutamayacağımız bir okuldan söz ediyorum. Bu ilk yazımda kendi bilgi ve deneyimlerimden ziyade bu okula yıllarını vermiş Bilgin BİL hocamızdan ve Onur BALTA abimizden okul hakkındaki bilgilerini, düşüncelerini ve yaşanmışlıklarını almak istedim. Okurken liseme konuk olmanızı dilerim.
(Bazı sorulara gelen cevaplar birden fazla olduğundan dolayı Bilgin BİL hocamızın cevaplarını B.B. ile Onur BALTA abimizin cevaplarını da O.B. ile belirttim.)
- En baştan itibaren okulun gelişimi ve tarihi hakkında kısaca bilgi verebilir misiniz?
B.B.: Arifiye’nin öyküsü 1937 yılında başlar. O zaman Kocaeli’ye bağlı bir kasabadır. Arifiye Eğitmen Kursu adı altında ilk eğitim çalışmaları başlar. 1940 yılında Türkiye’nin 14 farklı yerinde Köy Enstitüleri açılır. Bu açılan enstitülerden birisi de Arifiye Köy Enstitüsü’dür ve eğitime damga vuracaktır. Fakat ömrü çok uzun olmaz. 1954 yılında enstitüler kapatılır. Arifiye Köy Enstitüsü, Arifiye İlk Öğretmen okuluna dönüşür ve uzunca bir süre ilk öğretmen okulu olarak faaliyetine devam eder. Bu arada 70’li yılların sonuna gelindiğinde 2 yıllık eğitim enstitüleri devreye girer. Bunlar liseden sonra her ilde açılmış eğitim enstitüleridir ve öğretmen yetiştirmeyi amaçlamaktadır. Arifiye de eğitim enstitüsü olarak hizmet verir fakat onun da ömrü uzun sürmez daha sonra Öğretmen Lisesi’ne dönüşür. Öğretmen liseleri az çok öğretmen okullarının devamı gibi görülür. Fakat mezunları direkt öğretmen olarak atanmaz. Lise düzeyinde yükseköğretime daha doğrusu öğretmen yetiştiren kurumlara eleman hazırlamak amaçlı okullardır. 1995’lere gelindiğinde Anadolu Öğretmen liselerine dönüşürler ve Anadolu Öğretmen liseleri de öğretmen yetiştiren kurumlara ek puan vererek kaynaklık etmeye çalışır. Bu süreç 2014 yılına kadar devam eder. 2014 yılında öğretmen liseleri bütün Türkiye’de tamamen kapatılır ve Arifiye Anadolu Öğretmen Lisesi, Arifiye Fen Lisesi‘ne dönüşür. Bugünkü ismi Arifiye Necmettin Erbakan Fen Lisesi’dir. Yaklaşık 7 veya 8 kere değişim geçiren bir okuldan bahsediyoruz ve 200 yıllık bir geleneğin devamı niteliğinde olan okuldur, böyle bir özelliği vardır. Ayrıca 81 vilayette mezunlarının olduğu biliniyor.
- Önemli mevkilerdeki mezunlar hakkında kısaca bilgi verebilir misiniz?
B.B.: Önemli mevkilerdeki mezunlar sorusuna şöyle cevap verelim. Arifiye Öğretmen Okulu’nun -ki genel tanımı budur- hemen hemen her meslek grubunda mezunu vardır. Bilebildiğimiz kadarıyla valilikten kaymakamlıktan tutun da yüksek mahkeme başkanları, milletvekilleri, eski içişleri bakanı ve sanatçıların olduğu biliniyor. Yakın dönemde bildiğimiz Eskişehir valisi Arifiye mezunuydu. Olgun Şimşek Arifiye’de öğrenim görmüş bir kişidir. Ne yazık ki okulumuzun bir derneğinin olmaması derli toplu bilgilerin ortaya çıkamamasına da sebep oluyor. Yani bu soruya verebileceğimiz net bir cevap ne yazık ki duyumlardan ibaret ama bilebildiğimiz, çoğunluğunun öğretmen olduğu. Yani eğitim camiasında faaliyet gösteren ama bunun yanında mühendislikten doktorluğa, sanatçılıktan iş adamlığına kadar çok geniş bir yelpazede sayamayacağımız kadar mezunu olan bir okuldur.
- Kuruluşundaki amaçtan ne zaman vazgeçildi?
B.B.: Bu soruya kendime göre cevap vereceğim. Çünkü farklı cevaplar olabilir saygı duyarım. Fakat öğretmenliğe temel teşkil edecek öğretmen yetiştiren bir kurum olmaktan çıktığı anda amacının dışına çıktı. Yani bana göre ilk öğretmen okullarının kapatılmasıyla bu misyon tamamen sona ermese de hemen hemen devre dışı kaldı. Öğretmen Lisesi ya da Anadolu Öğretmen Liseleri de aynı amaç doğrultusunda faaliyet göstermişlerdir. Fakat onlar genel lise statüsünde ama ek puanla öğretmenliğe yönlendirme konusunda faaliyet göstermişlerdir. Bana göre ilk öğretmen okullarının sonu “Öğretmen Okulu Anlayışı”nın terk edildiği gündür.
- Eski verimine dönmek mümkün mü? Eğer mümkün ise neler yapılmalı?
B.B.: Eskiye dönmek mümkün mü daha doğrusu soruyu açacak olursak öğretmen okulları tekrar açılabilir mi? Doğrusu bu soruya cevap vermek şu an mümkün değil. Çünkü öğretmen okulları Tanzimat okullarıdır yani 1848 de başlamıştır ve çok güçlü geleneğe anlayışa sahip okullardır. Cumhuriyetle birlikte o anlayış devam etmiştir. Bugün bu misyonu eğitim fakülteleri devam ettirmeye çalışıyor ama maalesef bunu net bir şekilde göremiyoruz. Çünkü bina açıp tabela asmak ya da belli dersleri okutmak öğretmen okulu geleneğini devam ettirmeye yetmiyor arkadaşlar yani bunu net bir şekilde görebiliyoruz zaten. Devlet eğitim politikalarını ya da öğretmen yetiştirme politikalarını gözden geçirir ki bu bir Millî Eğitim Şûrası ile ele alınabilir ancak, tekrar aynı anlayış doğrultusunda okullar açılırsa belki o günlere dönmek mümkün olabilir. Şimdilik böyle bir şey ufukta görünmüyor.
- Öğretmen Lisesi/Okulu ruhu hâlâ varlığını devam ettiriyor mu?
B.B.: Öğretmen Okulu ruhu devam ediyor mu? Evet ediyor. Ben buna çok seviniyorum. En son öğretmen lisesi mezunlarını da dahil edersek bu ruhu tüm mezunlar yaşatmaya çalışıyorlar. O anlayışı devam ettirmeye çalışıyorlar. Eğer onlarla sohbet edebilirseniz bu ruhun varlığını net bir şekilde görebiliyorsunuz. Bu da doğrusu insanı çok memnun ediyor. İnşaallah bu geleneğin devamı sağlanır.
O.B.: Evet, tabii ki devam ettiriyor. 1940 yılından bu zamana hatta köy enstitüsü zamanlarından bile izler hâlâ yaşamakta… Nesilden nesle aktarılan bir ruh bu. Eğitimcilerimiz olsun üst dönemlerimiz olsun bizlere bu ruhu hep yansıttılar, yaşattılar… Bizler de her gelen nesle ilk iş olarak bu ruhu aşılamaya elimizden geldiğince gayret ettik. Günümüzde öğretmen okulları kapatılsa da hâlâ o kimlik bizim üzerimizdedir. Çoğu kişi için hayatının unutulmaz anları üniversite çerçevesinde yoğunluk gösterir fakat öğretmen lisesi mezunu olup özellikle lisede aktif olan bir birey için kesinlikle bu yoğunluk lise zamanlarında kendini hissettiriyor -en azından benim ve çevrem için bu şekilde-. Unutulmaz arkadaşlar, unutulmaz anılar, hayatımın ilkleri hep liseye dayanıyor. Haliyle böyle olunca da öğretmen lisesi ruhunu üzerinden atması epey zor gözüküyor. Günümüzde kendi öğretmen listemizden mezun bir arkadaşa rastlayınca -aranıza ne kadar zaman girerse girsin- hâlâ ilk günkü samimiyetinizin korunduğunu fark edersiniz. Bu ve bunun gibi duygular hâlâ o ruhun korunduğunun ve devam ettiğinin göstergesidir.
- Sizin okul ile ilgili unutamadığınız bir anınız var mı?
B.B.: Benim okulla ilgili çok fazla anım var doğrusu bunların içinden seçmem gerekirse bir tanesini hiç unutamam, daha doğrusu unutamıyorum. Bir gün 80 yaşın üzerinde bir mezunumuz geldi. Çayımızı içti, sohbetimizi yaptık. “Eksikleriniz var mı?” diye sordu. -Tabii ki eksiğimiz fazla.- “Bana bir liste yapın.” dedi. Dedik herhalde kısmen de olsa yardımcı olmaya çalışacak. Yaptık, kendisine bir liste verdik. O listeyi o aldı direkt Ankara’ya gitti. Bakın 80 yaşın üzerindeki bir insandan bahsediyoruz! Günlerce Ankara’da kalmış. Bunu sonradan öğreniyoruz ve en nihayetinde şimdiki Milli Eğitim Bakanımızla görüşmüş ve ona şöyle bir şey söylemiş: “Türkiye’de eğitime damga vuran bir okulun bu şekilde eksikleri olmasını ben kaldıramıyorum, hazmedemiyorum ve sizden yardım istiyorum.” diye bir cümlesi olmuş. Günlerden bir gün bir kamyon geldi baktık Ankara’dan geliyor. Üstündeki eğitim araçlarını okulun önüne indirdik. Bunlar dedik “Nereden geliyor? Kimin vasıtası ile geliyor? Doğrusu bize bilgi verilmedi.” öğrendik ki bunu sağlayan bu 80 yaşın üzerindeki mezunumuzmuş. Tabii çok duygulandık, çok müteşekkir kaldık. İşte okula, misyona, öğretmen yetiştirme geleneğine bağlılığın en önemli göstergesi. Bu gerçekten benim için unutulmaz bir anıdır.
O.B.: Okul ile ilgili unutamadığım anı değil anılarım var. Pansiyonlu bir öğrenci olmanın da artılarından biri bu olsa gerek. Her biri diğerinden güzel birçok anımız var. Hangi birini unutabilirim ki? Gecenin bir vakti karnımız acıkınca yurttan kaçıp poğaça almaya gitmelerimizi mi, Arifiyelilerle olan o muazzam çekişmelerimizi mi yoksa her öğrenci gibi biraz(!) yaptığımız haylazlıkları mı?.. Anılarımın her biri ilk günkü gibi hafızamda yerini koruyor ama bunları anlatmakla bitirmek gerçekten imkânsız… Bu soruyu lisede hayatıma giren tüm arkadaşlarıma ve çok değerli hocalarıma teşekkür ederek bitirsem yeterli olur diye düşünüyorum.
- Arifiye Öğretmen lisesinde okumanın artıları ve eksileri nelerdir?
O.B.: Bu soruyu uzun süre düşündüm fakat hiçbir eksisi aklıma gelmedi. Okulumuz gerçekten tarihi bir okul. Uzun süredir süregelen öğretmen okulu havası eğitime pozitif olarak doğrudan yansıyordu. Öğretmen okulu ruhu sayesinde birçok alanda çalışan mezunlara ulaşabilmek, sadece okurken değil üniversite ve iş hayatında da birçok şeye kolayca ulaşmamızı sağlıyordu. Ben bunun etkisini şu an hâlâ aktif olarak görüyorum. Eğitim kalitesi, mezunların tutucu birliği olsun birçok yönden artılara sahibiz. Pansiyonun olması ise bambaşka bir artıydı bizim için. Ailemizden ayrıydık ama bambaşka bir ailemiz daha olmuştu. Kolay kurulan, çok zor kopan bağlar sayesinde günümüzde birliktelikler hâlâ devam etmekte. Bu sayede geniş çevrenin artıları hayatımıza yansıyor. Basit bir örnek olacak ama mesela birinin bir ihtiyacı olsa çekinmeden dile getirebiliyor ve halledebiliyoruz. İyi ki bunun gibi bir sürü artıya sahip Türkiye’nin de enlerinden olan bu okulumuzdan mezun olmuşuz. Onur duyuyoruz.
Okulumuz hakkında bilgilerini arttırmak isteyenlere tavsiye kitabım:
Uygarlığın Tuğlası Arifiye Köy Enstitüsü – Karabey Aydoğan
Yazımı bitirirken röportaj vermeyi kabul eden Bilgin BİL hocama, Onur BALTA abime, ayrıca beni bu günlere getiren aileme, düşünce gelişimime katkıda bulunan Mensur AYDOĞAN ve Gül Fatma BEKDEMİR hocalarıma ve canım dostlarıma çok teşekkür ediyorum.
Bu yazıyı bir sosyal medya aracılığıyla gördüm ve koşar adım okumaya geldim ?
Yazının görselindeki bahçenin(eskiden top oynadığımız alan) yapım aşamasında o kadar çok emek harcadık ki, duygulanmamak elde değil. Üzerimizde emeği olan bütün öğretmenlerimin ellerinden öperim. Arifiye Anadolu Öğretmen Lisesi ruhunu en derinden yaşadığım an; ilk atandığım Şanlıurfa/Viranşehir Kargalı Colgate İlkokulu’nda kütüphanem yok, öğrencilerimin kitapları yok dediğimde koşar adım yardım kampanyası düzenlendiğinde hissettim diyebilirim. Ayrıca Okulumdaki değerli hocalarımın bir Güneydoğu Anadolu gezisinde çalıştığım köye kadar gelerek beni onurlandırdıkları için de ayrıca mutluyum. O güzel günleri, o güzel arkadaşlıkları hiç ama hiç unutamam. Ömrümün belki de en güzel 4 yılını o yatakhane de ve o okulda geçirdim diyebilirim. Bu güzel yazı için, o unutulmaz günlere bizleri götürdüğünüz için şahsım adına çok teşekkür ederim.
2005 Mezunu
Faruk KÖROĞLU
Denizlili Bir Sınıf Öğretmeni
Asıl ben size çok teşekkür ederim. Birbirimize sadece mezun olarak değil de kardeş gibi, bir dost gibi yaklaşabildiğimiz için.
Tebrik ederim .Lise okumak eskiden kıymetliydi şimdilerde liseden sonra bir üniversite okumak şartıyla eğitim o günün bilgisini sınav kaygısıyla öğrenmek arasında bir bocalama yaşatıyor.Târihi anlamda bu yazıyı paylaştığınız için kalemine ve yüreğine sağlık.İnşallah yeniden eğitim müfredat ve okullaşma sistemi vâr olan öğretmen yâni “muallim” yetiştiren kendi esas zamanını yenileyecektir.
Çok teşekkür ederim. Ayrıca konu üzerinde benzer dileklerimiz olduğunu da bilmenizi isterim 🙂