Aykırı bir çocuksun aslında, keyfine diyecek yok. Sokakları yalayıp yutmuşsun, tükürmüşsün hissiz kaldırımlara, ayakkabınla yaymışsın her tarafa tükürüğü. Bir nevi pisliksin aslında, yıllardır pisliği tatmaktan içine işlemiş artık bu. Üstün körü yaşamışsın şu vakte kadar. 21 yıllık bir hayat, her anına şahit olup nihayetinde bugünlere sağ çıkabilmişsin. Ağlamışsın yeri geldiğinde, nasıl bir sihirbazsan herkesten de saklamışsın bunu. Anlatamadıkların birikmiş içinde, Adapazarı gibi olmuş için; adım atacak, birkaç saniye soluklanacak vakit yokmuşçasına, pislik içinde sağı solu. Ustaca sıyrılmışsın insanoğlundan, yeri geldiğinde gökyüzünü izlemişsin, kimi zamanlar ise gökyüzünde belirivermişsin. Kapı gıcırdamalarına tahammül edemeyen bir bedenin içerisinde sürdürmüşsün yaşamını; sesleri mahalleyi inletecek kapıları aralamış, onların ardında da sesin aksine sessiz mutluluklar aramışsın. Ne kadar umutlu olsan da o eski günlerde istediğine asla ulaşamamışsın. Kırılmışsın kimi zaman kırmak yerine, sesin ağaç yapraklarını dahi oynatmaz iken ağaç dalında seni gözleyen baykuşun kalbinde hissedilmiş acın; dayanamamış, her gece uğradığı ağaçtan uçup gitmiş uzaklara; tıpkı senin zihnine artık uğramayan, şekillenmekte güçlük çeken, pozitiflik ile bağını çoktan koparmış o düşüncelerin gibi. Aykırı bir çocuksun sen, kimsenin ayak basmadığı parklara uğrar salıncak sallarsın, uçurum kenarlarında gezinir asla da aşağıya bakmazsın. Herkes yaşadığına emindir, sen aslında bu histen de çok uzaktasın.