Aynı Yıldızın Altında (The Fault in Our Stars), John Green’in 2012 yılında yayınlanan ve kitap raflarının en çok satanlar bölümünü şahlandırmış aynı isimli romanından uyarlanan bir yapım. Genç-yetişkin edebiyatı takipçileri tarafından fazlasıyla beğenilen bir romanı sinemaya uyarlamak elbette ki kolay olmayan ve çokça cesaret isteyen bir tercih. Twilight ya da Hunger Games gibi örneklerin özellikle gişedeki başarısı belki de bu tarz edebiyat uyarlamalarının sıklıkla karşımıza çıkmasına yol açıyor. Yönetmenliğini Josh Boone’un üstlendiği başrollerinde Shailene Woodley, Ansel Elgort ve Willem Dafeo’nun rol aldığı film, aslında bilinen ve sıkça işlenen bir konunun çatışma unsurunun şekil değiştirmiş hali.
16 yaşındaki Hazel Grace ( Shailene Woodley) tiroid kanserine yakalanmış ve kanser akciğerlerine de sıçradığı için yanında sürekli bir oksijen tüpüyle dolaşmak zorundadır. Hazel hastalığının kesin bir tedavisi olmadığının farkında biri olarak, bir anlamda ölümün varlığını kabullenerek zamanının çoğunu kitap okuyarak geçirmekteyken, özellikle annesinin etkisiyle kanser hastalarına özel oluşturulmuş bir destek terapi grubuna gitmeye başlar. Bu destek grubundaki terapi seanslarından biri esnasında, tümör sebebiyle tek bacağını kaybetmiş, ampüte Augustus Waters ( Ansel Elgort) ile yolları kesişir. Daha ilk karşılaşmalarının sonunda Augustus, Hazel’ı evlerine film izlemeye davet eder. İkili birbirlerine kansere yakalanma hikayelerini anlatırken, Hazel kendisini çok etkileyen, ama özellikle sonunda hiç beklenmedik bir sonla biten “Muazzam Çile” isimli bir kitaptan bahseder ve O’na da bu kitabı okumasını tavsiye eder. Kitabı okuduktan sonra, Hazel gibi cevaplanmamış birçok soru karşısında sinir olan Augustus kitabın yazarına ulaşmayı önerir. Yazara ulaşmayı birçok kere denediğini fakat bir türlü cevap alamadığını söyleyen Hazel’a sürpriz olarak Augustus, kitabın yazarı Peter Van Houten ( Willem Dafeo)’a ulaşmayı başarır ve birkaç yazışma sonra yazardan kendilerini Amsterdam’a beklediğini belirten bir cevap alırlar.
Daha ilk tanıştıkları anda aralarında ilişki yaşanacağını düşündüğümüz Hazel ve Augustus’un hayatlarıyla ilgili önemli yolculuğa açılan yaşantılarından, hastalıklarının ciddiyetinin farkında olmalarına rağmen, bu ciddiyeti drama dönüştürmeden kabullenişlerini izlediğimiz Aynı Yıldızın Altında, romana sadık kalınarak uyarlanmış bir yapım. Özellikle romanın hayranları için bunu belirtmekte yarar var. Fakat kitaptaki birçok ayrıntı -örneğin romanda izledikleri filmin V for Vendetta olması gibi- filmde yok, bu da edebiyat uyarlamalarının belki de en büyük handikaplarından biri. Romanda özel anlamlar taşıdığını düşündüğümüz fakat filmde üstünkörü geçilen konular ya da kişiler de yine filmde en çok sırıtan ve göze batan unsurlar. Gereksiz spoiler vermekten kaçındığım için bu unsurları belirtmeden, filmin aslında belli yaş grubu olan bir izleyici kitlesini memnun edeceğini; ama sinefil bir kitle için fazlasıyla çelimsiz bir yapım olduğunu belirtmek gerekir.
Aynı Yıldızın Altında’nın belki de en başarılı yanı mizah öğesini, özünde drama eğilimli olan bir hikayeye işleyebilmesinde. Bu mizahın gücü sayesinde belli klişelere düşmekten kaçınmış olsa da, filmin ve hatta eserin ana hikaye yapısındaki ısıtıp ısıtıp önümüze getirilen klişeleşmiş konusundan bir türlü kaçamaması ise filmin olumsuz özelliklerinden.
Hayatın anlamını bulmayı, aşkı keşfetmeyi, her şeye rağmen hayattan vazgeçmemeyi öğütleyen bilindik bir hikayeyle yola çıkan, fazlasıyla Amerikan kokan ve popüler kültür mantığına hizmet eden bir romanı filme uyarlamak elbette ki bir tercih; ama aynı şekilde filmi izlemek ya da romanı okumak da bir tercih. Önemli olan, popüler kültürün bir parçası olup olmama tercihi.