Bilmiyordu ki vücudun ruha ihanet etmediği anlar pek azdır. Ne çok ister insan büyük kederlerin ardından ölüp gitmeyi de, başaramaz. Ruh, başına kara bir hale takarak göğe yükselmek için çırpınır; ama vücut dünyalıdır; yer, içer, yaşar.
Kimdir bu çetrefilli yanılgıların arasında harap olan mağrur şahsiyet? Bir hiçlik ovasında günden güne pörsüyen, hayatı adına aldığı her kararın ardından yalnızlığın kıyametinde bir başına kalan, dik başlı, kibrine mahkûm adam: Aziz Bey…
Ayfer Tunç’un güçlü kalemiyle yarattığı bu karakter, son dönemin en ilginç ve çözülmesi zor kişiliklerden biri sayılabilir. Geçmişte yaşadığı sarsıcı aşkın kırıntıları henüz üzerinden geçmemiş, gençliğine dair en ufak bir heyecanı kalmamış olan Aziz Bey, tamburuyla Haliç’in vazgeçilmez bir parçası haline gelir. Her ne kadar icra ettiği sanatı, gazino köşelerinde, efkarlı nağmelerden medet uman sarhoşların huzurunda dillendirmek istemese de, nihayetinde soluğu kucağında tamburuyla sahnelerde alır.
Birçok satırda içten içe “Ne vardı da kulaklarını tıkayıp böyle bir hayat seçtin Aziz Bey?” Diye geçirdim içimden. Ayfer Tunç’un son derece kısa tuttuğu romanın etkisi bir hayli uzun sürüyor ne yazık ki… Aziz Bey’in iç dünyasını karamsar bulanlar, kimi zaman bencilce verdiği kararlardan dolayı sebep olduğu felaketlere kızanlar, bazen de kitabın son satırına kadar onu anlamaya çalışanlar da olur zannımca. Fakat ustaca işlenen hikâyede beni en çok etkileyen karakter: Vuslat olmuştu.
Aziz Bey’in yalnızlığını gidermek için kurban seçtiği, koca evin içerisinde ömrünün sonuna kadar bir gölge olarak görmek istediği, cansız bir eşyadan farksız tuttuğu karısı… Beni derinden yaralamış, Aziz Bey’in bencilliğine öfkelenmeme sebep olmuştu. Hiçbir zaman anlayamadığı babasının kalıbına bürünmüş, hiç beklemediği bir şekilde tıpatıp ona benzemişti. Annesinin çektiği yalnızlığın hüznünü, birebir karısına yaşatıyordu. Bir an olsun aşkla bakmadığı karısı tıpkı annesi gibi günden güne gözlerinin önünde bir hayalete dönüşüyordu…
Sizlere yalnızca bir mesaj vermekle sınırlı kalmayacak, ufkunuzu fazlasıyla aydınlatacak bir eser. Ayrıca Ayfer Tunç’un okuyacağınız ilk eseri olarak da bu romanı seçmenizde fayda var. Sebebini okudukça anlayacaksınız, şimdiden iyi okumalar dilerim…