İşaret parmağının anlamını yitirdiği şu günlerde, gösterebileceğimiz tek şey bir surete bürünememiş hayal dünyamız. Ete kemiğe daha bürünemeden karabasanlı tufan ordusu gibi üzerimize her taraftan gelmekte. Saldırı mahiyeti çok kuvvetli olsa da kurtuluş uyanmaktan geçiyor!
Dürüstlüğümüz anonim eserler arasında yer aldığından beri tutkularımız hobi uğraşları içerisinde oldukça revaçta. Hayalleri kurulan o pembe panjurlu evler, günlük suni teneffüs odalarına dönüşüyor. Vizitesi ise gelir dağılımına göre farklılıklar göstermekte. Yokluk, hiçlik vazifesi görüyor bu bağlamda.
Sadık toprağımızın engebeli yollarında misafir tadında yaşadığımız gençliğimizi, volkanik hareketlerde de her şeyimizi ağzımızdan kusuyoruz. Küfür, izafiyet teorisi içerisinde değerlendirilerek vergiye muhatap olmamız söz konusu! Şimdilik yalanlamakla yetiniyorlar.
Yanarken izlemesi keyifli olan tek şey meşe odunuydu ama artık insanlar birbirinin yangınına benzin taşıyıp, keyifle izlemekte. Uzmanlara göre; kültürel bir geleneğin mozaiklerini taşıyormuşuz, o önlenemez Avrupai tutumumuzla! Tabi yersen…
Kaçamak tavırlar, güncel piyasada ne istediğini bilmeyen şımarık çocuk edasında işlem görürken; çevresine illallah ettiren bu afacanlık, tokmağın davulla birleşmesine olanak sağlıyor. Çal çal oyna…
Daha düne kadar resmi bir günü olmayan insanlık, sivil toplum örgütleri ile birleşerek sendikalaşma haklarını yine kendisi ile ters düşerek veto etti. Adeta “benden öte bir ben var içimde” diyerek toplumsal sessizliğe büründü.
Şimdi reklamlar…
Insanı çok farklı düşüncelere sokuyor bu çalışma. En azından beni. Sevdiğim tarz çalışmalar bunlar. Güzel olmuş kaleminize sağlık
Teşekkür ederim. Anlaşılabilmek güzel bir duygu.
???