Masumlar Apartmanı: Bir Psikolojik Derinlik Yolculuğu
2020 Eylül ayında seyirciyle buluşan Masumlar Apartmanı, kısa süre içinde büyük bir beğeni toplayarak izleyicisini derinden etkileyen bir dizi haline geldi. Gerçek bir hayat hikayesinden uyarlanan ve Gülseren Budayıcıoğlu’nun Madalyonun İçi adlı romanındaki “Çöp Apartman” bölümünden ilham alınarak ekrana taşınan bu yapım, dram, psikoloji ve aşk türlerini bir araya getiriyor. İzleyicisini psikolojik derinliklere sürüklerken, her bir karakterin içsel dünyasıyla izleyici arasında güçlü bir bağ kuruyor.
Psikolojik Derinlik ve Aile Dinamikleri
Masumlar Apartmanı, Derenoğlu ailesinin hayatını anlatırken, her bireyin yaşadığı travmaların ve psikolojik rahatsızlıkların onları nasıl şekillendirdiğini gözler önüne seriyor. Aile içindeki travmalar, karakterlerin hayatlarını derinden etkiliyor ve onların psikolojik sağlıklarını belirliyor. Safiye, Gülben, Han ve Neriman adlı dört kardeşin yaşadığı zorluklar, aile içindeki sevgisizlik, baskılar ve travmalarla birleşince, her birinin yaşamına yansıyan psikolojik sorunları gün yüzüne çıkarıyor.
Bir psikolojik danışman olarak, diziyi incelediğimde özellikle psikolojik rahatsızlıkların, bireylerin yaşamlarına nasıl yön verdiğini ve aile içindeki ilişkilerin ne denli önemli olduğunu gözlemlemek oldukça anlamlı oldu.
Safiye Derenoğlu: Obsesif Kompulsif Bozukluk (OKB)

“Heveslendiğim her şeyin kursağımda kalmasıyla lanetlendim.”
Safiye, ailenin en büyük kızı olarak annesinin sevgisizliği ve baskıları altında büyüyor. Onun yaşadığı duygusal boşluk, zamanla obsesif kompulsif bozukluğa (OKB) yol açıyor. Safiye’nin, evdeki her şeyi defalarca temizleme takıntısı ve mikroplardan duyduğu yoğun endişe, OKB’nin klasik belirtileridir. Bu rahatsızlık, kişinin obsesyonları (takıntılı düşünceler) ve kompulsiyonları (zorlayıcı davranışlar) arasında sıkışıp kalmasına neden olur. Safiye’nin katı tavırları, çevresiyle yaşadığı zorluklar ve tedaviye olan inançsızlığı, OKB’nin işlevselliği üzerine önemli bir bakış açısı kazandırıyor.
Gülben Derenoğlu: Enürezis Nokturna

“Seni dünyaya getirenler sevmediyse eğer, tüm dünya seni sevse de sevgisiz hissedersin.”
Gülben, evdeki en neşeli, fedakar karakter olarak dikkat çekiyor, ancak altında taşıdığı derin travmalar onun da ruh sağlığını etkiliyor. Gülben’in yaşadığı enürezis nokturna, yetişkinlikte görülen yatak ıslatma hastalığı, genellikle psikolojik bir kökene dayanır. Annesinin sevgisizliği ve ailesinin içindeki duygusal boşluk, Gülben’in bu durumu sürekli olarak yaşamasına neden olur. Psikolojik danışmanlık pratiğinde, yetişkinlerde görülen yatak ıslatma, genellikle geçmişteki stresli yaşantıların bir yansımasıdır ve Gülben’in yaşadığı sıkıntılar, bu hastalığın temelini oluşturur.
Han Derenoğlu: Kompulsif Biriktirme Hastalığı

“Hiç bir çocuk bu kadar yalnız bırakılmamalı.”
Han, çocukluk yıllarında sevgi ve ilgi eksikliği ile büyümüş bir karakter. Onun psikolojik sağlığı ise kompulsif biriktirme hastalığına dönüşmüş. Han, gereksiz eşyaları biriktirerek, geçmişte yaşadığı kaygı ve belirsizlikleri bastırmaya çalışıyor. Kompulsif biriktirme hastalığı, genellikle güven duygusunun eksikliği ve kayıp korkusuyla ilişkilidir. Han’ın çöp biriktirme takıntısı, çocukluk yıllarındaki yalnızlık ve sevgi eksikliğinin bir sonucudur. Bu durum, bireylerin psikolojik boşluklarını doldurmak adına geliştirdikleri bir savunma mekanizmasıdır.
Neriman Derenoğlu: Mazoşizm

“Eğlenmek istedim. Arkadaşlarım gibi olmak istedim. Bir kere…”
Neriman, annesini hiç tanımamış ve belki de bu nedenle diğer kardeşlerine göre daha şanslı bir karakter gibi görünüyor. Ancak, o da evdeki baskı ve katı tutumlarla baş etmek için kendine zarar vermek gibi zararlı bir davranış biçimi geliştiriyor. Mazoşizm, bireylerin acı çekmeyi ve kendilerine zarar vermeyi bir tür rahatlama yöntemi olarak kullanmasıdır. Neriman’ın acılarını, bedenine zarar vererek atması, onun duygusal anlamda ne kadar yalnız ve kırılgan olduğunu gösteriyor.
Aile Dinamikleri ve Psikolojik İzler
Dizide dikkat çeken en önemli noktalardan biri de aile içindeki travmaların bireyler üzerindeki etkisidir. Her bir karakterin yaşadığı psikolojik rahatsızlık, geçmişteki acıların ve duygusal ihmalin birer yansımasıdır. Aile içindeki sevgi eksikliği, baskılar ve şiddet, her bir karakterin kişilik gelişimini olumsuz yönde etkilemiş ve onları psikolojik olarak yıpratmıştır.
Bir psikolojik danışman olarak, Masumlar Apartmanı’nın, izleyiciye travmaların ve psikolojik rahatsızlıkların kişilik gelişimi üzerindeki etkilerini göstermede son derece başarılı olduğunu düşünüyorum. Bu dizi, izleyicisine psikolojik sağlık konusunda farkındalık kazandırmakla birlikte, duygusal zorluklarla başa çıkma yollarını da sorgulatıyor.
Sonuç: Bir Dizi, Bir Psikolojik Keşif
Masumlar Apartmanı, yalnızca bir drama değil, aynı zamanda bir psikolojik keşif yolculuğu. Her bir karakterin yaşadığı psikolojik sorunlar, izleyiciye derin bir içsel bakış sunuyor. Eğer siz de psikolojiye ilgi duyuyorsanız ve karakterlerin içsel dünyasında kaybolmaya hazırsanız, bu dizi tam size göre. Unutmayın, her bir karakterin yaşadığı acılar, aslında hepimizin bir şekilde deneyimlediği, içsel çatışmaların dışa vurumudur.
Her hafta salı günü 20.00’da TRT1’de yayınlanan bu diziyi izlerken, kendinizi de bir psikolojik keşif yolculuğuna çıkarken bulacaksınız. Keyifli seyirler!