Bizler ebeveynler olarak devamlı çocuklarımızdan saygı bekleriz. Ancak aynı saygıyı onlara gösterip-göstermediğimiz konusunda aynı şeyi söylemek mümkün değil. Sosyokültürel algımız bize genellikle saygının yaşça daha büyük bireylere gösterdiğimiz bir davranış olduğunu hissettirir. Oysa saygı çift taraflı etken bir yapıya sahiptir.
Her çocuk bir bireydir ve belirli haklara sahip olarak doğar.
Çocuklar birer birey olarak dünyaya gelir ve karakterleri doğduğu anda DNA’larına işlenmiş haldedir. Bu karakterler neticesinde her bireyin birer sınır çizgisi vardır. Bu sınırların manipüle edilmesi ileride çocuklarda karakter / kişilik / davranış bozukluğuna sebep olur. Çocukların sınırlarını manipüle eden söylemler ise : ceza-ödül ilişkisine odaklı olma durumu , istemeden kendini paylaşmaya zorlama durumu, aşağılama, mantıksız sebep sonuç ilişkisi barındıran ifadelerden oluşur.
Örneğin ;
– Bana bir öpücük vermezsen ağlarım.
– Bu kız oyuncağı, sen ne yapacaksın.
– Gereksiz yere ağlıyorsun.
– Hadi dedene sarıl, bak hasta.
– Anneni seviyorsan yemeğini yersin .
Aslında hepimiz onların kendine olan güvenleri gelişsin istiyoruz ancak onların kendi seçtiği kıyafetleri giymesine izin vermiyoruz, istediği oyuncağı almasına izin vermiyoruz, onları başkalarını öpmeye sarılmaya zorluyoruz. Bunların altında belki kimilerimizin ailesinde öğrenilmişlikleri var bunu biliyorum. Bununla birlikte çocuklarımıza bir yandan güven-özgüven aşılamaya çalışırken bir yandan da onların bizlere itaat etmesini sağlamak karar mekanizmalarının gelişmesi ve kendi ait sınırlamaları geliştirmesine zarar verecektir. (G.U. 2019
Çocuklarda Sınırları Desteklemek İçin Neler Yapmalıyız ?
Çocuklarımızın sınırlarını desteklemek içinse şu ifadeleri kullanabiliriz :
-Şuan öpülmek istemiyorsun seni anlıyorum.
-Tişörtün rengi senin kim olduğunu söylemez, dilediğince seçim yap.
-Yorulduğun çok belli , hadi mola ver.
-O oyuncakla işin bitince arkadaşına verebilirsin belki o da oynamak ister, karar senin.
-Canın yanmış olabilir, bazen insanlar kendini mutsuz hisseder.
-Eğer doyduysan tabağını kenara koyabilirsin.
Tüm bu davranışlar zamanla pratik yaparak toparlanabilecek durumlar. Yalnızca zamana ihtiyacımız var, aynı zamanda da biraz çevreye kulaklarımızı tıkamaya...
Yaklaşık 50 yıl eğitime ve bu konulara kafa yormuş emekli bir eğitimci olarak yazıyorum: Çok yerinde, yararlı ve değerli bir yazı olmuş. Keşke ebeveynler, hatta öğretmenler, eğitimciler ve yöneticilet bu ilke ve değerleri yaşama geçirseler… O zaman herkes daha mutlu, ilişki ve iletişimlerimiz daha sağlıklı olacaktır. Sayın Ilgar’ı yürekten kutluyorum. Saygı ve sevgilerimle…
Bazen çok şey okursun birşey ifade etmez , bazen bir şey okursun çok şey ifade eder. Çok şey ifade eden bu güzel yazıdan dolayı Sena Hoca’yı tebrik ediyorum.