“Ben anlatmanın bir yolunu buldum. Yazarak anlatıyorum. İnsanlara pek çok şey anlatılabilirdi. Ben yazarak anlatmayı tercih ettim. “
Fatih Duman; 1987 yılında Sivas’ın Şarkışla ilçesinde doğdu. 2010 yılında Dokuz Eylül Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nden mezun oldu. Bir dönem Ürdün Devlet Üniversitesi’nde de öğrencilik yapan Fatih Duman Dokuz Eylül Üniversitesinde Türk- İslam Edebiyatı alanında yüksek lisans yapmaktadır.
Birçok gazete ve dergide yazıları yayımlanan Fatih Duman aynı zamanda Moral FM’de radyo programcılığı yapmaktadır.
Ben: Yazmaya ne zaman başladınız?
Fatih Duman: 22 yaşındaydım. Yazdım bir dosya, rastgele bütün yayın evlerine ve yayın yönetmenlerine gönderdim. Sadece nesil yayınlarının genel yayın yönetmeni dönüş yaptı. Ben de kitabımı basar mısınız yani dedim. Önümüzdeki ay basacağız dediler. Sonra bastılar, sonra o kitap çok sattı. Ben de niye sattığını anlamadım 🙂 cidden anlamadım ama yani. Ben basılır mı diye hayal ederken bir ay sonra 2.baskısı olur mu dedim 3 ayda 7.baskıyı yaptık. Aslında ben başlamak için tercih etmedim. Sadece ben anlatmanın bir yolunu buldum. Yazarak anlatıyorum. İnsanlara pek çok şey anlatılabilirdi. Ben yazarak anlatmayı tercih ettim. Belki konuşsam bu kadar dinleyenim olmazdı yazıyorum diye dinliyorlar.
Ben: Hayatımda dönüm noktam dediğiniz bir an, bir olay var mı?
Fatih Duman: Kitap olarak düşünüyorsam dönüm noktamı ‘Ene’. Ene kitabı benim için bir dönüm noktası. Ama başka bir dönüm noktası nedir diye sorarsan galiba nesil yayınlarına gitttiğimde 25 yaşındaydım işte 3- 4 senelik yazardım yani kitap yazıyordum. O zaman çok sıkıştırmıştım ben genç bir yazarım beni insanlarla tanıştırın gibi şeyler söylerken Nesil yayınlarında Yavuz Bahadıroğlu’nun odası var. Kapısını çalıp içeriye girdim. Bana baktı, sen kimsin dedi. Fatih Duman’ım. Ne istiyorsun dedi, uzun şeyler isteyeceğim içeriye girsem olur mu? dedim. Gir dedi, o günden beri o kapıdan içerdeyim. Galiba bu da bir dönüm noktası benim için. Çünkü çok şey öğrendim.
Ben: Amacınız ne, neden yazıyorsunuz?
Fatih Duman: Aslında net bir amacım yok ben derdimi anlatmaya çalışıyorum. Kendimi anlatmaya çalışıyorum. İnsanlar kendilerini anlatmak için türlü türlü yollar seçiyor benim yolum da yazmak.
Ben: Peki sizce anlaşılıyor musunuz?
Fatih Duman: Şöyle bir şey duymuştum; bir kerede anlaşılan kitap kolay kitaptır. Kolay yazılan kitap kolay anlaşılır. Demişti birisi bana. Ben de öyle düşünüyorum, anlaşılıyor muyum kısmen evet en azından hissediliyorum. Hissettiğim şeyi anlıyorlar en azından. Yazdığım her şeyi anlamasalar da bu da güzel bir şey benim açımdan. Çünkü ben kimseye bir şey öğretmek istemiyorum. İnsanlara bir şey hissettirmek istiyorum, hissediyorlar da.. Ve bence etkili.
Anlayan birini bulamadığın zaman susmak çok daha manalı ve çok daha faydalı,öyle olmalı.Bir de şu var ki içimizde olan her cümleyi söylemek konuşmak demek değildir… Biraz sükut lazım yani.
Fatih Duman-İkra
Ben: Gençlere bir tavsiyeniz var mı?
Fatih Duman: Gençlere net bir şey tavsiye edemem ama ben hayatımda yaptığım bir şeyi söyleyebilirim. Bana şimdiye kadar şunu yapar mısın dedikleri hiçbir şeye yapamam demedim. Deneyip yapamadıklarım oldu o doğru ama yapamam diyerek hiçbir şeyi reddettiğim olmadı. Hayal kuruyorum, hala kuruyorum. Hayal kurduğum şeylere de inanıyorum, inandığım şeyleri de yapmaya çalışıyorum. Yapabildiklerim de var, yapamadıklarım da var ama bence insan hayal ettiği kadardır. Ben de kendi hayallerimin üzerinden bir şeyler yapıyorum. Üç kitabım çıkmadan kendime yazar demeyeceğim dedim. Hiçbir yerde de ilk üç kitabım çıkmadan ’yazar’ yazdırmadım. Ondan sonra da 35 yaşından sonra bu işten para kazanacağım diye inandım. Ha kazanmıyor muyum kazanıyorum ayrı bir şey para için yapmıyorum bunu ama 35 yaşından sonra olacaksa olacak diye düşündüm. Bence hayal etsinler, hayal ettikleri şeye de inansınlar. Yapamam diye düşünmesinler. 20’li yaşlardan küçükken en çok duyduğum cümle ‘yapamazsın’dı. Ama yaptım, ısrarla yapıyorum da.
Ben: Bugüne kadar hep size soruldu siz cevapladınız. Bunu sorsalar da cevaplasam dediğiniz bir soru var mı?
Fatih Duman: Keşke ne için, kim için yazıyorsun diye sorsanız.
Ben: Kitabı yazarken sonunu düşünüyor musunuz?
Fatih Duman: En önce sonunu yazıyorum. Sonunu yazmadan başına başlamıyorum. Yani sonunu kafamda kurgulamadan başına başlamıyorum. Belki de bu da benim yöntemim. Önce en sonunu bulup sonra onun üzerine yazıyorum. Genellikle kitaplarımda da zaten kitabın sonunda tekrar başına dönüyor. Yani kitabın sonu başı olmuş oluyor.
O kısıtlı sürede ve o kadar kalabalığın içinde sorularımı yanıtlayıp vakit ayırdığı için tekrar teşekkür ederim kendisine..