Alman Edebiyatının ünlü yazarlarından Goethe’nin 1774 yılında kaleme aldığı, ve kendisini edebiyat dünyasında tanınır hale getiren ‘Genç Werther’in Acıları’, okuması hayli keyifli bir eser. Werther’in içine düştüğü karşılıksız aşkın sancılarını hissederken, unutmaya yüz tutan sevgiye dair inançlarımızı da sorguluyoruz. İnsana dair türlü soruları içinde barındıran, benim okurken ve hatta okuduktan sonra da üzerinde düşündüğüm bu romandan alıntıları sizlerle paylaşacağım. Sizlerde fikirlerinizi bizimle paylaşırsanız çok sevinirim. İyi okumalar sevgili arkadaşlar.
- Durmak bilmeyen bir seyyah bile sonunda kendi topraklarını özler. Döndüğünde yuvasında, eşinin kollarında, çocuklarının ilgisinin odağı olmuş halde bulur mutluluğu. Ve görür ki, dünyayı gezerken aradığı mutluluk buradaymış.
- Bana tek bir kişi gösterin ki, huysuzluğunu kendisine saklayıp, çevresindekilerin huzurunu kaçırmasın.
- Çevremizdeki kişilerin neşesini paylaşıp, onlara neşe katmayacaksak, onlardan uzak durmalıyız. Onların ruhları zalim bir tutkunun eline düşünce, ya da kalpleri kederle dolunca onları ufacık da olsa rahatlatabiliyor muyuz?
- Mutluluk bir kadırmaca mı dersin?
- Yapacak bir şeyimiz olmadığında aklımıza nasıl boş fikirler gelir, bilirsin.
- İnsanlar bu dünyada birbirlerini ne kadar nadir anlıyorlar.
- Dünyada sevgi kadar vazgeçilmez bir şey daha yok.
- İnsanoğlu böyle geçicidir. Kendi varlığına en çok inandığı, sevdiklerinin anılarında ve kalplerinde derin izler bıraktığını sandığı yerlerde bile, hızla silinip giderler.
- Kimse bize içimizde olmayan bir sevgiyi, neşeyi, coşkuyu ya da sevinci veremiyor.
- Dünyadaki hiç bir yetkinin değiştiremeyeceği mutsuzluğunun kaynağının dağılmış kalbin ve karışmış zihnin olduğunun farkında değilsin.