10.1 C
İstanbul
Salı, Aralık 3, 2024

Gençleri Tehdit Eden Öğeler – Doğru Müttefiğe Çağrı 2

Çorap, temel gıda, herhangi bir ihtiyaç hangi tüketim ürünü alınacak ise bunların listesi belirlidir. Bütçe sabittir, alınacak ürünün satıldığı mekanlar pek değişiklik göstermez. Keyfi gezinti ve bütçe aşan harcama yapılmaz. Dolayısıyla çarşıya gidip eve dönüş süresi de zamandan tasarruf edilerek planlanır.

Tam bir saatlik yol güzergahına varıp minibüs/marmaray araçlarında tanık olduğum bir buçuk saatlik yolculuktaki görüntü kirliliği, kalabalığın şehri çöp kutusu patlamasına benzeyecek derecede sığılmayışı, kişi üzerinde strese bırakıyor.

Ne diyordum, şairin bir mısrası ‘’Seninle okuduklarımsa büsbütün başka şeylerdi’’. Asaf Halet Çelebi’yi hayranlıkla tekrar tekrar okuyarak en az Haşim kadar derin ve sahici yazdığına inanırım.

Tanınmak nedir? Hani söylenen biçimi onu nereden tanıyorsun? Yanıtlar çeşitlidir. Soruyu ve cevabını bilmek ise bilinç gerektirir. Yürekle ilgilidir. Hayalimin peşinden sürüklendikçe duygularım, çağladan bademe dönüşen ağaç meyvesince taşlanır oldu.

Kulüp çalışmaları, aktiviteler, mekan keşifleri, güzel düşünceler, lezzetli gastronomi deneyimleri, en çok kahve egzotiğini geliştirmek, duaya sığınmak, yazmak, sergileri takip etmek, fotoğraf hatıraları biriktirmek, izlemek- belgesel okurken dikkatlice dinlemek, yeni hobi edinmek, kültür müdürlüklerini ziyaret, kütüphane-müze tarihçesini öğrenmek, pencereden göğe bakmak, sahile yürüyüşe çıkmak, çingenelerle sohbet, esnafla selamlaşmak, balkona maşrapayla su atmak, saksı çiçekleri yetiştirmek, evcil hayvan beslemek, yolda geçişi önleyen bir unsuru kenara itmek, arkadaşa hatır sormak, vizyondaki film ajandasını haber almak, bilgiyi doğru aktarmak, kaliteli ve istikrarlı bir köşe yazarını-gazeteyi okumak, ekonomiyi düşünmek, karaktere yakıştığı gibi çalışmak, emek sarf ederek vefalı davranmak vesaire… İyi insan olmanın maddeleri eklenebilir. Kolaylaştıran gönül fethedene minnet, değerli kılan özgünlüğü tutarlılıkla gerçekleştirmektir. Sonucu tahmin etmeden doğruluğa inandığın inanç, uğruna mücadele ettiğindir.

Müttefik kelime itibariyle ittifak kurulan antlaşmanın paydaşı demektir. Üleştirdiğin lokmanın diğer yarısı, düşüncenin oluştuğu tahayyülün ilham perisi, kuvvet manasının tanım karşılığıdır. Derler ya ihanet edene ‘’koynumda yılan beslemişim’’, hakikaten sevimsiz hayvanlar insanın kötü huylarına atıfta bulunularak ifadelendirilir, teşbih edilir.

Güç, pil bataryası ya da makine adaptörüne has robot organizma değildir. Kişi, boyun eğmeden hüznünü öğüterek metanet heybesinden güç elde eder taşın başına çıkar. Taş atanlar holigandır, bağra taş basmak telafisi olmaz hicrandır. Yaraya tuz basmak dağlandırır. Tüm edebi kalem sanatları insan hüznünün Yaratıcı’dan dönüşüm mükafatıdır. Divane kuşları da partneri ölünce taş yiyerek intihar ederlermiş. Hep iltifat alan, yapmacık tevazuyla, alkışlanan şu tipler nefsi terbiye sınırını aşıyorlar ve ağlayanlar eksilsin çevremizden. Ağlamak kimse görmeden Allah ile Didem Madak şiirindeki misal bir olmaktır. Ağlamak kimi an müjgan dökmektir. Lakin ağlamak asla ağlak ergin tavırda hazımsızlık değildir. Kötü günler bitti. Düşmanlar çatlayacak. Ne kadar da bayağı, sivrilensiniz ve olmayan yüreksizliğinizi kamufle etmeyi başarı zannediyorsunuz. Ezdirmem sana kendimi!

‘’Perdeleri çek, seni görmemeliyim/ Bir bakışın ölmem için yetecek’’ Sezai Karakoç’un bu ölümsüz eseri, imkansız tek aşkı onun Mevla’ya henüz dünyada iken kavuşmasına vesile olmuştur. Körlük, saplantılık, cahilce kafaya takmak sevgi değil. Şeytani öfke, ifade hürriyetinin sınırlandırılması neticesidir. Bir yabancının uzattığı uyuşturucu, kötü madde ve zehirden başka ürün değildir. Sevmeyen taşa dönüşür. Putperest kavimlerin sonu, lanetlenmesidir. ‘’Gönlümü put sanıp da kıran kim?’’

READ  Zam-An

Üniversiteye yerleşmenin ihtisas öğrenecek mutluluğumun çok kısa sürdüğü vakitlerdi. 1. sınıftaydım, edebiyat bölümünden arkadaşlarla toplandığımız bir dergi yayın kurulunda gönüllü çalışmaya başladım. Aramızda sevgili olan çift, nişanlı bir çift ve diğer ekip arkadaşlarımız var, iki kız sekiz erkek toplamda on kişiyiz. Nişanlı bey arkadaş edebiyatta para yok düşüncesiyle geleceğin finansını babadan kalan dükkanında işletmeye yöneleceğini söylemişti. Sevgili olan çiftten bey arkadaş bu hanımla evlenmeyi düşünüyordu ama hanım arkadaşa göre fazla çocuksu yapısı vardı. Bir gün dergi standında bağış parası üzerine kavga ettiler ve parayı hanım arkadaşın suratına fırlattı. Sonrasında bu hanım arkadaş ailesinin reddettiği başka bir beyle gizlice kaçarak evlenmiş. Üç gün ulaşılamayınca bizim dergiden bir arkadaşa ulaşmışlar. Ekip arkadaşlarımızdan terk edilen bey arkadaşımız fanatik bir takım taraftarıydı daha sonra çalıştığı şirketten yeni biriyle tanıştığını duyduk. Bu grup epey muhafazakardı. Ama bir sorun vardı. Batılı şiir çevirilerini de mütercim bölümünden arkadaşlarla görüşüp yayına kabul ettirmeye uğraşırken koordinede yetkili arkadaş ileri görüşlü olmadığından fesat söylemler ile düzensiz tavırlar sergiliyordu. Batman memleketinden olduğunu Twitter’da Kürtçe provokatör cümleler yazdığını öğrendik. En ilginç olan toplantımızın tarihi 6 Ekim bir cumartesi sabahı, dün gibiydi. 6 Ekim günün önemini sonraki yazılarımda detaylıca aktaracağım. Facebook kullandığım dönemlerdi, derginin sayfa yöneticisiydim. Medya sorumlusuydum. Kapak tasarımında dergi isminin renk ilizyonu ve algoritma görünüm fikri bana aitti. Fizikte kristal avize taşına ışık çarpınca kırılma olur. İlizyon renk geçişi tam olarak manasınca değil ama görsel açıdan bunu canlandırıyordu. Reklam sponsorluğu araştırıyordum. Bir gazete reklam ajansı kapısını suratıma çarptılar. Bazı talihsizliklere rastladım. Dergi fuarlarına da gidiyordum, sergileri de inceliyordum. Toplu hareket ediyor, edebiyat sohbetleri ediyor takıldığımız kafemiz ve çayımız vardı. Çaydan başka bir yiyecek almıyorduk tabiri caizse çaykolik oldum. Gruptan birbirimizle ilgilendiğimiz aramızda karlı dağlar olan arkadaş yüksek lisansa hazırlanıyordu ve aramızda geçen diyaloglar monolog şeklindeydi. Ağzından kelimeyi cımbızla alırdınız. Günde kaç paket sigara içiyor tahmin bile edemezsiniz. Her gün aynı kazağı giyiyordu. Bunalımdaydı. Kafası dumanlıydı. Gizemli bir tılsım hatta üzerine büyü yapılmış da haberi yokmuş gibi muska uyuşukluğu vardı. Gözleri bu duman altında sürmeli görünüyordu. Yazdıklarımı okurdu cevaplamazdı. Muhatap olmak zorunda bırakıldığım koordinatör arkadaş, aramızda karlı dağlar olan dumanlı arkadaş ve ben üçümüz arasında bir kavga gerçekleşti. Dumanlı arkadaş sayfadaki paylaşımlara karşılığını ezbere şiir mısralarıyla yanıtlardı. Facebook’tan şiirle yazdıklarıma gönderme yapardı. Yüksek lisansa hazırlanan dumanlı arkadaş Farsça aşığıydı. Muhatap olduğum koordinatör arkadaş Kürt kökenliydi. Onlar aralarında birbiriyle geçinemezdi. Dergide Farsça ve Kürtçe yayınlara dair tartışırlarken (önceki fanzin dergi ekibinden tanışıyorlarmış) benim de dergiye dahil oluşum tuhaf bir karmaşaya, şeytan üçgenine dönüştü. Üniversitede dumanlı arkadaşın köyünden ailece tanıyorlarmış memleketlisi diye tanıştırdığı bir kız da (beşik kertmesi gibi) nasıl bir tesadüf aynı sınıfta okuduklarından dergi çalışmalarına nadiren katılıyordu. Sayfada en son Cemal Süreya paylaşımı iletmiştim. Bir gecede tüm paylaşım emeklerimi sildiler. Görevimi sonlandırdı. Silmesine yönelik kavga ettiğimiz koordinatöre arkadaşa son söylediğim bana özür dile dedi. Allah’tan başka kimseden özür dilemem yazdım, dergiden uzaklaştırdı. Kendi isteğimle ayrılmadım. Batılı yazarlardan bahsedişim onları baltaladı. Hiçbirinizden Franz Kafka olamaz zaten. Hangi şiirler hangi yazarlarla hangi sayfada yayınlanacak kavgasında isimleri yan yana getirmeyerek çalı olup intikam aldı. Ali Kınık şarkısında da bahseder ‘’adımızı yan yana ağaca kazmışlar’’. Aramızda karlı dağlar olan dumanlı arkadaşa bir sergi kataloğu içerisinde el yazımla hazırladığım, yeni tamamladığım şiiri mektupla hediye ettim. İtiraf etmeliyim o şiiri aslında sana yazmadım. Sonradan hatırlayacağım aniden karşılaştığımda fark etmediğim etkisi süren bir his üzerine yazmıştım. Selçuk İlkan yazdıklarının, paylaşıldığında topluma armağan olduğunu iddia eder.

READ  Yalnızlık Senfonisi

Dergiden birkaç arkadaş sıyrılıp başka fanzin dergi kurduk. Bize dahil olan radyo bölümü öğrencileri ile toplanıyorduk. Yayıncılığa güncel fikirler üretiyorduk. O vakitlerde tiyatro oyunculuğuna meraklı başka bir şehirde mühendislik okuyan biriyle tanışmıştım. Niyetinin ciddiyetsizliği buluşma kahvaltısı programına uyuduğu için gelmeyişinden anlaşılmadı. Telafi edelim dedik görüştüğümüzde marka ve kredi kartı, araba, oyunculuk kariyerinde popüler olmak, kız arkadaşına cüzdan sohbeti yapan, aile baskısıyla mühendislik okuduğu anlaşıldı. Halüsinasyon algısı kurmaya yatkın psikopat ve şiddete meyleden kelimeleri vardı. Yaralayıcı cümlelerle zarar veriyordu. Sen beni değil ben seni terk ederim inatlaşmasındaydı. Facebook hesabına eklemedi. Ayrılma bahanesi ‘’Facebook’ta annem ekli, kardeşim oyun oynuyor’’ gibi bir saçma yalan uydurmacalarla iletişimi sonlandırdı. Biz bir eğitim programında tanışmıştık. İkamet değişikliğimiz sırasında geçici oturduğumuz ilçede de komşumuz sayılırdı. Arkadaşlarıyla tanıştırdı ve iskender yemeye gittik. Arkadaşlarına tatlı yemekten konuştular ama bana ne yer içersin sormadı. Zorla hepimiz iskender yedik. En son dönüşte de akrabalarım görmesin dedi ve tamamen ayrıldık.

Dergiden görüştüğüm arkadaşlarla bir gün toplu uyarı metin maddeleri oluşturuldu. İlişkilerin rengi değişti. Radyo bölümünden tanıştığımız hanım arkadaşın egosundan geçilmiyordu. Ekipten bey arkadaşım bu metne ‘’sevgilinizin olmasını istemiyorum, kimse kimseye üstünlük taslamayacak’’ maddesi yazdırdı. Ertesi gün, o hanım arkadaş toplu mesajlara şu yanıtı gönderdi  ‘’Çırağan Sarayı’nda evlenmek istiyorum’’. Grup dağıldı, bey arkadaş askerliğini yapmadan yurtdışında bir ülkeye maddi durumu yüksek bir aileye içgüveysi gitti, nakliye şirketinde çalışma kararı aldı. Bosna’dan bize hediye getireceğini söylemişti toplandığımız zamanlarda ama meğer yalan söylüyormuş o hanım arkadaşa da yar olmadı. Çırağan Sarayı lanetli bir yer. Sultan Abdülaziz’in ruhuna bir Fatiha bağışlayalım.

Dergiden hiç kimse ile görüşmüyorum. Yıllar yıllar öncesi art ardına karşılaşılan vicdan yoksunu hikayeler ‘’tecrübe’’ kelimesiyle ifadelendiriliyor. Vatanını kuruşa satan, kalemini terörle bileyen, çocukları sevmeyen nikah dışı ilişkilerle aile parçalayan sapıklardan arınsın yurdum. Hiçbiri yüzüme bakamaz. Baskı ve bencilce gençlerin ömrünü mutsuz ediyorlar. Hele sosyalist zihniyette karşılaştığım bir edebiyatçıya hiç değinmeyeceğim. Onunla görüştüğümüzde  yediğim çorbanın içtiğim kahvenin tadı yoktu, diyaloglar devlet yapılanmasına karşıttı, tez muhabbet tez ayrılık getirdi. Sonra çağrılmadığım bir programda edebiyat alanından bir bayanın da katılıp fotoğraf paylaştığını görünce telefonda kavga ettik. Öfkelenince ‘’seninle evlenmeyi düşünmüyorum mesajıma karşılık o da sana hiçbir vaatte bulunmadım’’ dedi ve mesajla ayrıldık. Telefon aramaları ve görüşmelerimizi sonlandırdık. Macera aramıyordum, kötülük fotokopiyle çoğaltılıyor. Facebook hesabımı iptal ettirmiştim. Yeniden açmayacağım. Rahatsız tipler her yerde. Gençleri tehdit eden öğeler bunlardır. Yabancılarla konuşma, bilmediğin yere gitme, yediklerine dikkat et, arkadaşını doğru seç, seni üzenle görüşme, okuldan eve dönerken ücra kafelerde takılma, zehirli madde kullanma, programın varsa ailene haber ilet, çalışmalarını yarım bırakma. Mükemmel olmak zorunda değilsin, gönlün iyi insan oldukça feraha erecektir.

READ  Gökperi

Zamanı değerlendiren sahici akıldır. Kurtuluş mücadelesinde saltanatın hükmü yoktur. Bazılarının emperyalizmden kurtulma gördüğü şey çarşafa-peçeye  karşı verilen meyhanedeki duble rakıyı savunma mücadelesi değil, cephede vatan toprağına siper edilen ahlakı yaşatma gayesidir. Müttefiğim olacak kişiye sesleniyorum. Geçmişi değiştiremeyiz. Türkiye Cumhuriyeti vardır. Hükümet tanınmıştır. Meclis ve devlet bütünlüğü milletin egemenliğini temsil eder. Doğru bilgiyi araştırmak, belgeleri irdelemek, idrak ederek okumak ve dünyayı gözlemlemek içinde bulunduğumuz küresel sıkıntılara çözümler sunmak, analizlerimizi faydalı dinamiklerle inşa etmek yegane hedefimiz olmalıdır.

Yerli/Yabancı Şarkılar
1-) Aşkımızdı O – Lale Akat   
2-) Senin Olsun – Ercan Turgut
3-) Ben Varım – Ayten Alpman
4-) Sevmek Devlet – Emelce
5-) Sensiz Olmaz – Müslüm Gürses
6-) Yedi Kule – Yeni Türkü
7-) Teşekkür Ederim – Ebru Gündeş
😎 Zeki Müren – Bulamazsın
9-) Savaş Ay – Ey Sevgili şiir yorumu
10-) Ajda Pekkan – Aynen Öyle


1-) Big in Japan – Alphaville
2-) Adagio G Minor – Albinoni
3-) My Way – Frank Sinatra
4-) Rolad Keiser – Joana
5-) La Boheme – Charles Aznavour
6-) Diamond and Rust – Joan Baez
7-) Senza Fiato – Mina Mazzini
😎 Still Loving You – Scorpions
9-) Stand by Me – S.King
10-) Stupid – Robbie Williams

Önerdiğim Filmler

1-) Bridge of Spies
2-) Kelebeğin Rüyası
3-) A Beautiful Mind
4-) Mulan
5-) Goemon
6-) The Godfather
7-) The Allied
😎 Brave Heart
9-) The Ghost
10-) Rocky

Okunacaklar


1-) Erguvan Ağacı – A.j.Cronin
2-) Sana Gül Bahçesi Vadetmedim – Joanne Greenberg
3-) İstiklal Harbinin Esasları
4-) Peyami Safa – Fatih Harbiye
5-) Zeytindağı – Falih Rıfkı Atay
6-) Benim Üniversitelerim – Gorki
7-) İngeborg Bachmann – Şiirler
😎 Fransız Suiti – Irene Nemirovski
9-) Ziya Gökalp – Türkçülüğün Esasları
10-) Seranad – Zülfü Livaneli

Önceki İçerik
Sonraki İçerik
Tuğba Şahin
Tuğba Şahin
“segui il tuo corso e lascia dir le genti”

Related Articles

CEVAP VER

Bir yorum girin
Adınız

- Advertisement -spot_img

Latest Articles