İstanbul’un sayısız harikalarından biri olan Kız Kulesi ve hakkındaki onlarca hikaye, masal, efsane… Doğruluğu bilinmemekle beraber onlarca şey yazıldı bu ihtişamlı kuleye.
Yunan Tanrıçası Afrodit’in tapınağı.. Hero adındaki rahibe kuledeki kumruların bakımı yapmakla görevli. Her yılın ilk baharında tapınak çevresinde yapılan törenlerde aşkı bulamayanlar Afordit’e yakarırdı. Bu törenlerin birinde aşk için yakaran Hero, karşı kıyıdan gelen Leandros’u görür. Tanışırlar ve Leandros her gece kuleye gelmeye başlar. Kule bu gençlerin aşklarına tanıklık eder. Rivayete göre fırtınalı bir gecede, kıskanç bir rahip kulenin fenerini kapatır ve Leandros denizde kaybolur. Acıya katlanamayan Hero’da kendini kuleden aşağı bırakır ve boğazın sularında Leandros’a kavuşmak ister.
Bizans imparatorunun kızı vardır. Kızını yetiştirmek için bilgeler görevlendirir. Bilgelerden biri kıza 18 yaşına gelince bir yılan tarafından sokulacağını söyler. Bundan etkilenen imparator küçük bir ada üzerinde bulunan bu kuleyi düzenler ve önlemler alıp kızını kuleye yerleştirir. Önlemler alınmasına rağmen 18 yaşına basan kız hediye olarak gönderilen üzüm çuvalından çıkan yılan tarafından sokularak ölür. İmparator kaderden kaçılmayacağını anlar fakat toprakta yılanlar tarafından yenileceğinden korktuğu için kızının bedenini mumyalatır ve pirinç bir tabutta Ayasofya’nın yüksek duvarlarından bir tanesine yerleştirir…
Atı alan Üsküdar’ı geçti.. Başka bir hikaye de Battal Gazi ve Üsküdar Tekfuru’nun kızı. İstanbul’u kuşatmak isteyen Battal Gazi sonuç alamaz. Ardından 7 yıl boyunca Kız Kulesi’nin önünde bulunan kıyıda karargah kurar. Söylentilere göre burada kalmasının asıl sebebi Üsküdar Tekfuru’nun kızına aşık olmasıydı. Bu durumu bilen ve korkan tekfur kızını ve hazineleri kuleye kapatır. Şam Seferi sonrası kuleyi alan Battal Gazi ve askerleri kızı ve hazineleri alarak gider. Atı alan Üsküdar’ı geçti deyimi buradan gelmektedir…