Nasıl Tanıştım?
Üniversite üçüncü sınıfının güz dönemindeydim. Psikoloji kuramları dersinde hocamız nesne ilişkileri kuramını anlatıyordu. Derinlemesine bir şekilde ele alınan bu kuramda, haset ve kıskançlık kavramları gündeme geldiğinde, bir an durakladım ve zihnimde bu iki duygunun arasındaki farkı düşündüm. Ancak hemen ardından hocam konuyu net bir şekilde açtı ve kavramları bize daha anlaşılır kıldı.
Hocamızın açıklamalarına göre, haset; sende olmayan bir şeyin başkasında bulunmasıyla duyulan bir tür arzu ve rahatsızlık duygusudur. Yani, senin sahip olamadığın bir şeyin başkasında olması, sana sıkıntı verir. Örneğin, bebek annesinden beslenir, ancak besin kaynağı yalnızca annede vardır. Bebek, annesinin bu kaynağa sahip olmasını bir şekilde içsel olarak kabul edemeyebilir ve ona karşı bir haset duygusu besleyebilir. Kıskançlık ise daha farklı bir duygudur. Kıskançlık, yine sende olmayan bir şeyin başkasında bulunmasına karşı duyulan bir tepkidir, ancak bu duyguda devreye üçüncü bir kişi girer. Yani kıskanmak, bir şeyin başkasına ait olmasının yanı sıra, o şeyi almak, sahiplenmek ve başkasından almak arzusunu taşır. Kıskanmak, özde, “Bunu ben de istiyorum, senin olmasın, benim olsun” hissiyatıdır. Bu durumda, bebeğin örneğinde olduğu gibi, bebek annesinin besin kaynağını başkasına, yani babaya verildiğini gördüğünde, babaya karşı kıskançlık duyabilir.
Böylece, bebek ilk başta annesine karşı hasetlik duygusu geliştirirken, annesinin kaynağını bir başkası (babası) ile paylaşması onu kıskanmasına yol açar. Bu kavramların ayrımı, o kadar ilginç ve düşündürücüydü ki, hocam bu kısmı bitirdiğinde, birden içimden “Bu konuda daha fazla şey öğrenmeliyim” diye düşündüm. Hocamız da konuyu bitirirken, Melanie Klein’ın Haset ve Şükran adlı kitabını önerdi. “Eğer bu konuda daha fazla bilgi edinmek isterseniz, bu kitabı mutlaka okumanızı tavsiye ederim” diyerek bizlere bir kaynak sundu.
O andan itibaren, kitaba olan ilgim arttı ve dersin sonunda kitabı edinmeye karar verdim. Haset ve kıskançlık gibi kavramlar, insan ruhunun derinliklerinde nasıl şekillendiğine dair büyüleyici bir pencere açıyordu. Bir psikoloji kuramcısının bu duyguları nasıl ele aldığını görmek, elbette oldukça heyecan vericiydi. Kitabı alıp okumaya başladım ve gerçekten de kısa süre içinde hem büyük bir keyif aldım, hem de oldukça değerli bilgiler edindim. Şimdi, size Melanie Klein’dan ve kitabından biraz bahsedeyim.
Melanie Klein Kimdir?
Melanie Klein, Avusturya asıllı bir İngiliz psikanalistidir ve psikolojinin önemli figürlerinden birisidir. Çocukluğun ilk yıllarını temel alan psikanaliz kuramı ve oyun terapisi ile tanınır. Nesne ilişkileri kuramının kurucusu olarak kabul edilir ve çocukların gelişim süreçlerini, özellikle anne ile olan ilişkileri üzerinden analiz eder. Anne-çocuk ilişkisinde, özellikle bebeklik yıllarında besin kaynağının anne tarafından sağlanması, Klein’a göre, psikolojik gelişim açısından kritik bir öneme sahiptir. Klein, çocukların duygusal gelişimlerini ve bilinçaltı süreçlerini anlamak için psikanalitik yöntemleri kullanmış ve çocuğun yaşadığı içsel çatışmalarla başa çıkabilmesi için oyun aracılığıyla terapi yapmanın önemine inanmıştır.
Klein, aynı zamanda oyun terapisiyle de tanınır. Freud’un geleneksel psikanaliz anlayışına karşı çıkarak, çocuklarla, özellikle 2-3 yaşlarındaki çocuklarla da psikanaliz yapılabileceğini savunmuş ve bu tedavi şekline öncülük etmiştir. Freud’un kızı Anna Freud dahi, Klein’ın bu yaklaşımına destek vermiştir. Melanie Klein, psikolojik literatüre kattığı derinlikli kuramları ve yenilikçi bakış açılarıyla, bugüne kadar birçok psikolog ve terapist için ilham kaynağı olmuştur.
Haset ve Şükran
Melanie Klein’ın Haset ve Şükran adlı eseri, yalnızca akademik bir kaynak değil, aynı zamanda insan ruhunun en derin çatışmalarını anlamaya yönelik bir rehberdir. Kitap, bilgi ağırlıklı olmasına rağmen, aynı zamanda psikolojik iç görüler sunan ve okurunu düşündüren bir metin olarak tasarlanmıştır. Eğer siz de tıpkı benim gibi haset ve kıskançlık kavramlarını derinlemesine incelemek istiyorsanız, bu kitap bu konuda size sağlam bir temel sağlayacaktır. Ayrıca, anne-çocuk ilişkisini psikolojik bir bakış açısıyla anlamak isteyenler için de oldukça faydalıdır. Kitapta yer alan her bir alıntı, insan doğasının karmaşıklığını ve bu duyguların nasıl şekillendiğini anlamanızı sağlar.
Kitaptan Alıntılar:
“Sevgi, haset duymaz.”
“Haset, hiç kuşkusuz en büyük günahtır; çünkü bütün öbür günahlar yalnızca bir erdeme karşı işlenir, oysa haset her türlü erdeme ve bütün iyiliklere karşıdır.”
“Bana söylediklerinizi anlıyorum ama hissedemiyorum.”
“Kıskançlık, elinde olanı yitirmekten korkar; hasetse, kendi istediğinin bir başkasında olduğunu gördüğü için acı duyar.”
“Şüphesiz, hüsran ve mutsuz deneyimler, her bireyin yaşamında belli ölçülerde haset ve nefretin gelişmesine yol açar.”
“Her kaygı, en başından itibaren ona karşı geliştirilmiş savunmayla birlikte var olur.”
“Hasetli kişi, haz ve memnuniyet görüntülerinden sıkıntı duyar. Ancak başkalarının sefaleti huzur verir ona. Bu yüzden hasetli kişiyi tatmin etmeye yönelik her türlü çaba nafiledir.”
Bu alıntılar, Melanie Klein’ın psikanalitik bakış açısını ne kadar derin ve çok yönlü bir şekilde ele aldığını ortaya koyuyor. Kitap, haset ve kıskançlık gibi temel insani duyguları sadece teorik bir düzeyde değil, aynı zamanda bu duyguların bireylerin yaşamındaki etkilerini de detaylı bir şekilde inceliyor. Eğer siz de insan ruhunun bu karmaşık ve derin köşelerine ışık tutmak isterseniz, Haset ve Şükran kitabı, size bu yolculukta eşlik edecek mükemmel bir kaynaktır.
Okuyan Anlar grubumuzda bu kitap önerinle tanışmıştım sanki. Şimdi aylar sonra, yazının sonunda paylaştığın alıntılarla bu kez çok daha fazla etkilendim. Ve bu eseri okuduğum kitaplara ekledim. 😇 Çok teşekkür ediyorum, çok teşekkür ediyoruz.
Ya mervemm nasıl mutlu oldum. Evet okuma gurubumuzdaki ilk önerimdi ve dedim ki bu öneriyi yazmalıyım. Çok sevdiğim herkese önerdiğim nadide kitaplardan.. Ne mutlu bana ve ben teşekküür ederimm. 🙂 🙂 🙂