Pencereden bakıp dışarıdan gelen sesleri dinliyorum. Kimi zaman ambulans sesi susturuyor sanki tüm şehrin gürültüsünü. Süratle giderken, diğer yoldan bir düğün konvoyu katılıyor ana yolun trafiğine.
Bu sefer davulcu inletiyor tüm sokağı.
Işığı takılmış ambulansa yetişememiş, arabada var trafikte, herkes onu kız almaya gidiyor zannederken o gelin ile değil, belki de yürek yanması ile dönecek geriye.
Bakmaya devam ediyorum…
İzledikçe tefekkür ediyorum…
Arabaların nereye gittiğini düşünmek rahatlatıyor beni.
Her evin ışığı yanıyor, her evin bacası tütüyor, her yol bir yere çıkıyor.
Herkes bir telaş içinde, ama herkes geç kalmış…
Tam karşımızda market var, kimi bir ekmekle çıkıyor, kimi de poşetleri sığdıramıyor eline.
Gerçi biz insanoğlu kendimizde sığdıramıyoruz yere göğe…
Şu koşuşturma da yine de yetişemiyoruz hayata.
Hep geç kalıyoruz. Merhamete, vicdana ve sevgiye.
Hep geç kalıyoruz…