8.2 C
İstanbul
Cuma, Kasım 22, 2024

İçindeki Çocuğa Merhaba!

Ben on sekiz yaşındayım. Tam on sekiz yıldır nefes alıyorum. Bana çok büyük bir sayı gibi gelse de aslında hiç de büyük olmadığını biliyorum. Daha önümde uzun bir yol var, en azından öyle olmasını diliyorum.  Şanslı olur da dünyadaki onlarca felaketten biri yüzünden hikayemi erken sonlandırmazsam tanışacağım çok insan, öğreneceğim çok ders var.

 Bu zamana kadar da hiçbir şey öğrenmedim değil gerçi. Birçok insan tanıdım on sekiz yıl boyunca, farklı şehirler gezdim. Her şehrin insanı farklıydı. Kimi çok cana yakındı, kimi ise insanın canını sıkacak kadar soğuk. Hepsinin farklı bir hikayesi vardır eminim, ben sadece bazılarını öğrendim. Ne kadar şanslı olduğumu fark ettirenler de vardı, dünyanın sandığımdan çok daha büyük olduğunu gösterenlerde. Bir kutuda yaşarken en büyük yerin kutunun bulunduğu oda olduğunu sanırsınız, odayı gördüğünüzde ise evin ne kadar büyük olabileceğini hayal edersiniz. Hayal dünyanız adım adım daha da genişler. Ben dünyanın ne kadar büyük olduğunu gördüm ama acaba ondan da büyük olanı görebilecek miyim, çok merak ediyorum. Fark edemediğimiz, daha varlığından bile haberdar olmadığımız o kadar fazla şey var ki. Bu koskoca evren sadece biz insanlar için var olmuş olamaz gibi geliyor.  Belki de çok yakınımızda duran ama göremediğimiz binlerce şey var. Asla bilemeyecek olmamız biraz can sıkıcı olsa da bizi hayata bağlayan bir merak uyandırıyor.

 Bazı insanları anlamıyorum. İnsan hiç mi merak etmiyor, hiç mi sorgulamıyor?  İnsanlardan çok şey öğreniyorum ama sadece onların anlattıklarına inanmak ne kadar doğru? Onlara da anlattıkları şeyi başka biri anlatmadı mı zaten? Herkes aslında birbiri kadar şey biliyor. Yakın zamanda kimseyi gözümde büyütmemeyi öğrendim. Hepimiz insanız ve kim ne kadar mükemmel görünüyor olursa olsun hepimizin aynı derecede kusurları var. Bilim insanları, dansçılar, yöneticiler… Hepimiz aslında onlar kadar önemliyiz. Haberimiz yok belki ama her birimiz var olmamış olsaydık ne kadar çok şey değişirdi bu dünyada?  Kaç kişinin hayatına dokunduk, kaç buruk kalpte bir umut uyandırdık? Cevabın sıfırdan büyük olduğundan eminim ve bu değerli hissetmem için yeterli. Sanırım öğrendiğim en önemli şey buydu bu zamana kadar.

READ  Kudüs'e Ağıt

 İlerisini çok merak ediyorum. Zaten zaman çok çabuk akıp gidiyor, birkaç göz açıp kapamadan sonra geçecek her şey. Dönüp baktığımda ne düşüneceğim acaba?  Hayatımı dolu görmeyi her şeyden çok isterim. Elimden geldiğince çok insanla sohbet etmeyi, köpeklerle oynamayı, yemekler denemeyi…  Yaşamayı her gün daha çok seviyorum.

 Bizden büyüklerden öğreneceğimiz çok şey var biliyorum ama onların da dönüp dikkatle dinlediklerinde bizden öğrenecekleri çok şey olduğuna inanıyorum. Ben her zaman küçüklerimi daha çok dinlerim. Çocuklar hep büyüklerden daha etkileyici şeyler söyler, bazen şaşıp kalırsınız. Yaşama sevincini çocuklardan öğrenmek gerek. Herkesin içinde bir çocuğun yattığı iddia edildiğine göre teknik olarak herkes bu sevinci kendi içinde bulabilir. Öyle gizli bir yerlerde değil zaten, birkaç saniye ayırıp dönüp bakarsanız bulabilirsiniz. Gerçi şu anda gününüzden birkaç dakika ayırıp bu satırları okumayı kendinize çok görmediyseniz çoktan bulduğunuzu varsayıyorum.  Kaç yaşında olursanız olun eğer bu sevinci bulabildiyseniz sizi en içten dileklerimle tebrik ediyorum.  İster yetmiş yaşında olun ister on beş, keşfiniz ne geç ne de erken. Çünkü zaman göreceli bir kavram, siz ona nasıl bakarsanız o da size öyle gösterir kendini.  Bu da öğrendiğim diğer birkaç şeyden biri.

Bakalım neler olacak dünyada ya da evrende. Sen ya da ben, hangilerinde izleyici değil de oyuncu olacağız? Merakla bekliyorum. Eğer sen beklemiyorsan içindeki çocukla bir kere daha konuş derim, söyleyeceklerine sen bile şaşırabilirsin.

Bu arada, benden ona selam söyle ve henüz bu dünyadaki görevini bitirmediğini hatırlat. Neyse ki benimki hiç unutmuyor, yoksa bu satırları yazıyor olamazdım ya.

Önceki İçerik
Sonraki İçerik

Related Articles

CEVAP VER

Bir yorum girin
Adınız

- Advertisement -spot_img

Latest Articles