İnsan yeryüzüne ayak basarken hakikatte yeraltındaymışcasına yaşar mı?
Yaşar… Yaşar efendim yaşar. İstese de istemese de yaşar. Zira yarıda kalan hayatı, hayalleri, dostları vardır kavuşmak için direnir ve mecburdur yaşamaya. Yaşamazsa o günlere vefasızlık eder bir kere. Etmemek için vefasızlık yeryüzünde çalışır yaşamaya. Aslında gönlü yer altındadır da…
Yeryüzünde olduğu günlerden bir gün misafirlikte bir çay tabağı görür. Mazisi gelir aklına sonra birden yeryüzünden soyutlanıp girer yeraltına, başlar yolculuğu… Salonda yoktur artık ruhu, uçup gitmiştir çay tabağının olduğu zaman dilimine. Dostları gelir bir bir gözünün önüne sonra o kireçli çayı anımsar. Hem şikayet edip hemde içtikleri o kireçli çayı. Çekirdek çitleme sesleri gelir kulağına, hoş sohbetlerin ardından gelen tatlı kıkırdamalar… Birden yüreğinin yandığını hisseder. Bir damla gözyaşı akar ama içinden zira yeraltındadır. Bir ses gelir yeryüzünden hemen geliverir ruhu, salonda sobanın yanındaki minderde oturan bedenine:
– ” Kızım çay koyar mısın?”
– ” Tabi teyzecim koyarım.” der yüzünde sahte bir tebessümle. Döker çayı bardağa, gözü çay tabağındadır. Direnir tekrar yeraltına inmemeye zira sırası değildir. Ayağa kalkmıştır bir kere salonda herkesin çayını doldurur bir bir sonra tekrar oturur o mindere. Bugün onu yeraltına götüren aslında çay tabağı gibi görünür. Hayır hayır çay tabağı görünürde sebeptir. Onu asıl yer altına götüren
“Yüreği temiz olmayan anlayışı kıt insanlara denk gelmektir(!)” Sonra birden ruhunun sancıdığını hisseder.. Sorgular yeraltında kendini :
“Benim ne işim var burada?”
Ama bir yanıt alamaz zira oraya savurmuştur hayat onu. Susar kalır öylece. Zaman ilerler evine gelmiştir. Gecenin karanlığındadır artık.
Suskunluğu devam eder. Sustukça yeraltına girer. Elinde bir mum vardır yer altında. O mumun ışığı onun minik ümidini temsil eder. Bırakmaz o mumu elinden hiç. Ta ki yeryüzüne gelene kadar zira yeryüzündeki hayatında ümidi kalmamıştır daha doğrusu kalamamıştır.. Yeraltında ki mum ayakta tutar onu. Mumu hiç bitmez, sönmez ona güç kuvvet verir. Renk renk çeşit çeşittir mumu. Mum yer altında onu hücrelerinin en uç noktalarına kadar öyle bir bahtiyar kılar ki kendi de hayretlere düşer bazen. Kendi kendine vaktin nasıl geçtiğini anlayamaz. Sonra der ki:
“İnsanların neden mumu yanmıyor. Eğer mumlarını söndürmek yerine yaksalardı belki de bu kadar anlayışı kıt olmazlardı.”
Sona gelince. Onun yeraltındaki minik dünyasında olan mumu kitapları. Peki ya sizin mumunuz ne?