Siz henüz 18 yaşındayken herkesi ölümün soğuk kollarına çeken bir veba salgını baş gösterse ve etrafınızdaki insanların sürekli eksildiğine şahit olsanız ne yaparsınız?
Eğitim hayatınıza dahi devam edemeyeceğinizi ve evden çıkmamanız gerektiğini öğrendiğiniz o an ne hissedersiniz? Ne ile kendinizi avutup ölümün ayak seslerini çok yakınınızda hissederken ‘’hayata’’ sıkı sıkı sarılırsınız?
Isaac Newton işte tam da böyle bir anda, çok sevdiği Cambridge Üniversitesinden ayrılıp evine hapsolmuşken karar vermişti günlerini bilime adamaya.
Hayatının en verimli dönemini, bu karar neticesindeki 2 yıla sığdırmıştı.
Hayatın içinin tam da boşalmaya başladığı anda, akışın ters yönünde kürek çekip boşalan hayatına yeni yükler yüklemeyi başarmıştı.
Konsantrasyonu o kadar yüksekti ki bazen saatleri peş peşe sıralıyor, uyumayı bile unutuyordu.
Yaşadığı zamanın içi doldukça hayat onun için daha da hafifliyordu.
Utangaçlığı nedeni ile çalışmalarını yıllar sonra bir hocasının ısrarı ile yayınlamıştı.
Bulmuş olduğu integral hesabını yayınlaması tam 38 sene sürmüştü.
Bu yayınlarından bir tanesi de aynalı teleskoplardı.
Yıllardır masasının üstündeki çalışma defterinde bekleyen aynalı teleskop ile bilim dünyasını tanıştırdığında artık astronomi bilimi için her şey çok daha farklı olacaktı.
Newton bilim dünyasının tartışmasız bir numarası olmayı tek bir şeyle başarmıştı; boşalan hayatının içini doldurarak.
Fizik kuralları her terazi için doğru değildir.
Hayat terazisine bakarsanız siz hayatın içini boşalttıkça aslında onun daha da ağırlaştığını görürsünüz.
İçi boşalmış bir hayatı kimse taşıyamaz.
Ondan daha ağır bir şey bulamazsınız.
Tanrı’nın tüm fizik kurallarının aksine hayat için neden böyle bir düzen koyduğunu bilmiyorum, bu da onun bir gizemi.
Boşalan hayatların ağırlığı ile dolan hayatların hafifliği arasındaki ağırlık farkına kendi hayatınızda şahit olmuyor musunuz?
Tanrı bu gizemi görmeniz için size fırsatlar vermiyor mu?
Hayatınızda kısır döngülere yer verdikçe ağırlaştığını hissediyor olmalısınız.
Eğer hayatınızda bir kısır döngüye sahipseniz ve bu ağırlığı hissedemiyorsanız çoktan enkaz altında kalmışsınız demektir.
Bu enkazdan kendinizi ancak siz kurtarırsınız.
Hayatınızın içini doldurmalısınız, sevdiğiniz herhangi bir şeyle; bilimle, edebiyatla, müzikle, yazıyla, enstrümanla…
Çünkü fizik kuralları her zaman aynı yönde işlemez.
Bazen bomboş bir hayat dopdolu bir yaşamdan çok daha ağır gelir insana.
Bilim dünyasının en önde gelen isminin bir ömür verip ispatladığı bir gerçektir bu.
Siz içini boşalttıkça ağırlaşan tek şey ‘’hayattır’’.