Senden gelen son mektubu yırttım dün gece,
Gün geceye varmadan ayın 24’ü olmadan.
Geriye kalan sadece sen.
Son sözcüğün neydi?
Tek tek siliniyor hafızamdan,
tutamıyorum.
Oysa hep saklamak istediğim cümleler
Kaç ayın 14’ü geldi, geçti.
En sevdiğim çiçeğe bir türlü karar veremedim.
Yine de birini seçmek zorunda olsam papatya derim.
En sevdiğim mevsim ilkbahar,
En sevdiğim şarkıyı bilmiyorum.
Neyi hep seveceğimi, biliyorum sadece.
Bazı satırlarını unutmadan önce en sevdiğim şiir sendin.
Yine de her gece bir kuşun kanadında başka bir şiir yolluyorum sana.
Soğuk olmayan gecelerde bekle kumruları.
Gelirlerse bil ki kanatlarında şiirlerin saklı.
Ezberimdeki şiirleri unutmadan,
Yağmurlar da başlamadan yolluyorum.
Zaman bazen çok hızlı,
Bazen de nefesimi tutuyormuşçasına yavaş
Yine de geçen zamana sözüm yok.
Aldıklarını versin yeter.
Ya da doldursun hayatımızdaki boşlukları
Sonra istediği kadar hızlı dönsün akrep, yelkovan.
Kaç ayın 14’ü geçti sayamadım.
Üç, dört belki de yedi…
Daha uzun
Bu arada en sevdiğim gün salı
En sevdiğim kitap hala aynı
Ayın 14’üyken, ayın 14 sandığım vardı. Onun da bir önemi kalmadı…
Takvimlere yabancıyız artık…
Arada buraya uğruyorum, müthiş güzel ?