Bugün eksi katıma bi balkon açmayı denedim. Balçıktan yuva yapan kırlangıçlar gibiyim ama bu balkon kaçamağı hayalimin mimarı kaçak yapılarla inşa etmiş; buna eminim. Her neyse.. Kısa manzaramın penceresinde yeni görüş açımı turuncu buğulu sokak lambaları yerine, pamuktan kıyafetlerimle turuncu abajurumdan yansıyan kadrajlarım kendini gösteriyor yer yer. Bugün hava sıvı çivili sağanak yağmurlu. Düşlerim puslu ve kısa görüşleri nadir. Nereye gidiyoruz?
-Derine.
Burası yaklaşık 33 metre. Yukarıdaki ışık azalıyor. Bunu kırılgan şekilde gözlemleyebiliyorum. Karanlık diye bir şey yok. Işığın yokluğudur karanlık. Işığa duyduğum güvenimden düşüyorum intiharcasına. Beklentim karanlığın güvenli kolları. Belki -de karanlık bizim gölgemizdir, bilemiyorum. Göremediğimiz bir şeyi bloke eden beynimiz alışkanlık olmayanı bilinmez ve korkulu gösterirken, halbuki bu sadece bilinmeyen ama güvenli olan ışığın yokluğu noktası…
-Merhaba? Orada kimse var mı?
Elbette -ki var. Burası benim diğer evim. Burası kat eksi üç dostum. Burası rutubetin ilk kokusunu aldığın o baskın ve keskin soluğunun ilk nefesi. Burası diz kapaklarında soğuğu hissettiğin o yer. Burası kirlendim mi yoksa kirli bir yerde miyim diye arafa girdiğin o zemin. Burası bir baş ve aynı zamanda burası bir son. Burası yanlışlıkla attığın o düğüm.
Ya tırnakların kısaysa?
Bir koca duman daha aldım ve saatlerdir gece vakti kapalı balkonumda misafir olup, camda çırpınan karasineğe sakince üfledim. Sonra adına mutlu oldum ve ona hiçbir şeyden sorumlu olmayacağı basit bu sürecin içinde kısa ömrünü yaşarken bu balkonda geçireceği bu keyifli anın adına mutlu oldum. Varlığına dönüyor gün ona.
Şanslı bir sinek iyi bir fırt aldı bu gece.