Kelimeler… Bazı durumlara söyleyecek kelime bulamadığımız, üzerinde çalışıp çalışıp o konuyu anlatamadığımız kelimeler… Kelimeler çıkmıyorsa ağızdan söylenecek söz kalmamıştır belki. Söyleyemiyorsak, çıkmıyorsa ağzımızdan sözcükler uygulanacak sorumluluklar da kalmamıştır demektir belki.
Bu konuları anlatacak o sözcükler öyle ince ki insanlığın sonunu getirecek cinsten. Belki de bu yüzden sarf edemiyoruz o sözcükleri. Yok sayıp ”Olmaz öyle şey” diyoruz, kendimize. ”Hayır, çıkmaz. İlerde yaşayacaklarımızla karşılaşamayız” diyoruz. Gelecekte bunları yaşayacağımızı bile bile. ”Tüm bunların sebebi ve sonucu biz olamayız.” diye düşünüyoruz.
Yüzleşmeliydik. Kendimize ne yaptığımızın farkına varıp o kelimeleri çıkarmalıydık ağzımızdan. Sözcüklerle bütünleştiremediğimiz o metinleri yazmalıydık artık. Hatta yazmakla vakit kaybetmemeli göstermeliydik herkese, kendimize neler yaptığımızı.
İşte kelimelerin anlatamadığı, yazılamayan o metinleri kısa filmler göstermişti. Bu kısa filmler sadece bizi değil geleceğimizi, neler yaptığımızı ve artık neler yapamayacağımızı gösteriyordu.
Sabancı Vakfı’nın yürüttüğü Kısa Film Yarışmaları’nda gözlemliyorduk bunların hepsini. Beş dakikayı geçmeyen o filmciklerde sözsüz, yazısız; yıllardır anlatamadıklarımızı kendimize anlatmayı beceriyorduk. Bundan kaçmayı bildiğimiz günlerimizi unutmak isteyen ve neler yapabileceğimizi soran yaşlı gözlerle izliyorduk. Dünyayı nasıl böyle çıkmaz sokak haline getirdiğimizi, kendi pisliklerimiz içinde boğulduğumuzu… Kuraklığı, iklim değişikliğini, bitki örtüsünün çoraklaşmasını, susuzluğu, hayvanların ölümünü, en etkileyicisi ise çaresizlik dolu bakışları…
Biz o filmleri izlerken dünyaya değil; kendimize, dökemediğimiz o sözcüklere ağlıyorduk. Öyle ki kelimelerin birleşmediği bu konuda yine kelimeleri bütünleştirmeye çalışarak bir metin ortaya koymuştuk. Yazarak bu filmlerin kelimeleri olmuştuk.
Çoğalmalıydı… Çoğalmalıydı… Kendimize farkındalık, sosyal yaşama farkındalık çoğalmalıydı…
Sabancı Vakfı Kısa Film Yarışması’nda ödül alan kısa filmler: