Bugün haziranın 3. cuması ve mevsim normallere dönmeye henüz başladı. Yaz mevsiminin ilk ayında daha çok hareket, daha çok hatıra ve muzurluk yapmamıza izin vermeyen pandemi sürecinde içimde bir şeyler kıpırdamaya başlamıştı. Hazirandan beklenen kadar olmasa da yine de haziranı andırıcı nitelikte birkaç tebessüm işte.
İnsanlar 2’ye ayrılır.
– Hislerini içinde yaşayanlar.
– Hissettiklerimi dışa vurmazsam ne anlamışım o hislerden diyenler.
1. gruba saygılarımı iletip, dahil olduğum 2. grupla yola devam edelim. Güzel düşüncelerini karşındakilere iletmek, değerli hissettirmek, canın istediğinde aramak durumlarını yaşar bu 2. grup. Hatta bazen o kadar kontrolsüz yapar ki bunu, aklından geçen her şeyi, ‘İçimde kalmasın’ diyerek sorar sorar. Aaaa bir baktık ki o en biriciğimizden bir geri dönüş ‘ Bana Sarma Nolur!’.
‘Yavrum, canım ciğerim, sana sarmıyorum ki, ben düşüncelerimi söylüyorum.’
‘Aşk olsun yani ben şimdi bunu mu demek istedim!’ gibi cevaplarla kendimizi açıklamaya çalışırız.
İşte bu 2. grup, bazen başkalarına sırf yoğun hislerimizden dolayı sararız. Arkadaşımıza da, sevgilimize de, babamıza da. ‘Offf, çok mu üstüne düşüyorum acaba?’ sorusuna bırakır en minnoş sorular yerini.
Tam böyle bir hal içindeyken, radyoda yüzünün güzelliği sesine vurmuş bir arkadaşa denk geldim. İnanılmaz beğeniyorum hem tarzını, hem tavrını, hem yeteneklerini, hem söz ve müziği kendine ait olan tüm eserlerini hem de yorumunu. Bu değerli isim tabii ki ‘Oğuzhan Koç’. O kadar naif sesiyle bana şunu tembihliyordu:
Olmadı yattım
Kalbime sordum
Etmedi yardım
Çok surat astım
Ölmedim de, gülmedim de
Başladığım yerde kaldım
Kalemin daim olsun da, şu içi kıpır kıpır arkadaşlara daha çok eşlik et aşkta ve ayrılıkta.
Hepinize mutlu bir hafta sonu diliyorum.
İçinizde ve aklınızda kalan ne varsa,
Yaşayın gitsin 🙂
Bol sevgiyle…