Gün batımından sonra yalpalayarak geçiyordu sesi kısık bir şairin yüksek sesli harfleri. Derme çatma kalbin çatısından akan gözyaşı muslukları, ilelebet muhafaza edilebilecek bir hüznün yağmuruna tutuluyordu. Adım adım yalnızlığa sürüklenen bir sona doğru yol almıştı beşeri kaderi. Günün yirmi dörtte birine denk gelen uykulu geceleri. Sayısız kâbusa dönüyordu karabasanlı altmış dakikalık yarı ölüm hali. Nerede bir günah işledim diyerek sorguya tuttu kendini! Kiramen katibinden kopya çekmek istedi ama saat 03.15’di, rahatsız etmek istemedi. Nihai bir kurtuluşun psikolojik haritasını bulmuş gibiydi ve o da erenlere katılarak delirdi!