Varsın yansın içimiz
Ele gider nasıl olsa, yeminimiz
Çocuklar gibi sevinsin içimiz
Nasıl olsa zaman akıyor, su duruluyor
Olacak olan olsun a cânım
Nasıl olsa kir, pas tutmuş gönül
Nihayetinde gelecek bir gün
Kuru kavak yaprakları gibi hüzün…
Derdini söyle içini hizb ettirme
Gözlerini kaçırma belli de ettirme
Nasıl olsa arınacağız yalanlardan
Nasılsa gireceğiz, aynı mekandan
Nasıl olsa oluşumuz topraktan…
Ne demişti şair, Şükrü Erbaş;
“Bir yanım gündelik şeyler
Evdir ekmektir
Yaşadığım kaskatı;
Bir yanım olmadık türküler söyler
Yoldur özlemdir
Benim en güzel düşlerim
İçimde kaldı…”
Birkaç mahcup satır bırakmış olayım sana
Birkaç laf kalabalığı, birkaç ümit kırıntısı, belki dokunurum kalbinin ufacık köşesine…
Belki merhem olurum yanığına, belki mürekkep olurum kalemine, belki soluğun umut olur nice ruhlara. Belki…
Ne demiş sonra şair bize:
“Şiirler dokunsun gönlünüze, kalem ve kağıda anlatsın derdinizi, şüphesiz en güvenilir sırdaştır kendisi…”
Var ol Ruh-u Revan başlığıyla da. Kalemine çiçek. 🌺
Aha dedim Mervecim yazmıştır yine benim içimin heyecanlı, umutlu yanı. Teşekkür ederim yüreği güzel insan, vaktini ayırıp okudun ya…
Sarıldım bir kez daha yüreğine koccamaaan 🙂 🌺