Zelzeleye mazur nar taneleri dökülür semalardan. Ürkek ceylan adımlarım yetiyor sokağı inletmeye. Avaz avaz sevdanın kokusu mahrem dudaklarında. Karadeniz’in mavi gözlü çocuğu olmaktı hayali, bozkırın kısır kaderli esmer oğlu olmaktan yoruldu. Gecenin yorganı üstümü açık bırakıyor, sehere üşümüş oluyor ellerim. İlave sevdaların boynunda, takvimdeki katliam nedir? Gözlerinin kadri ısıtmaya yeter mi? Yoksa ben aidiyetsizlik naralarında dansa kalkmaya devam mı edeyim? Kandil susmuyor ki duyayım seni. Bu işitememezlik özrü de nerden peyda oldu? Doyumsuzluk iştahında en çok sana açım. Aziz şehrin sesleri hep muhtelif, ben sana muayyen. Sandalım suya ineli çok oldu, verdim onu ılık suların koynuna.. İşte, yüzüyor gözlerinde! Dimağım dolu müsaade et yer açayım, en güzel sofraları hazırlayayım sana gönül soframda. Ümitten aşımız ısınıyor ocakta.
Bağ için iki kelamın yan yana gelmesine ne hacet? Aynı semanın altında soluklanmak da hoştur. Söyle ona sevda setrini açmasın, vaktine meftun amellerin de yüzü asılmasın. Yoksa görülmüş müdür güneşin evvelden battığı? Elbet bu titrekliğin sebebi vardır, zira güllerin yanağı okşanmadan yaprağını açtığı nerde görülmüş?
Sümeyye Acar
Yazıda geçen şerhe muhtaç kelimeler:
Sema: Gökyüzü
Mahrem: Değerinden gizli kalması gereken
Kadr: Güç
Peyda olmak: Ortaya çıkmak
Muhtelif: Farklı, çeşitli
Muayyen: Belirli, bilinmiş olan
Dimağ: Zihin
Hacet: İhtiyaç
Setr: Örtü
Meftun: Gönül vermiş, tutulmuş