Yazasım var, ne yazacağımı bilmeden. Kaleme dokunasım, içimi dökesim var.
Söyleyeceklerim var.
Nedensiz, nasılsız, hesapsız, sadece içimi dökmek için anlatacaklarım var. Söylemek, cümlelerle mi olur hep? Konuşmadan da söyleyebilir mi insan? Bakarak, dalarak, susarak kimi zaman, söyleyebilir mi ki? Anlatabilir mi bir bir yürekten dökülenleri?
Anlatacaklarım var çünkü geçiyor dakikalar.
Farkına varmadan biz hayatın, zamanın, anın, geçip gidiyor ömür, durmadan. Bir gönle dokunmadan, bir el tutmadan belki de. Bir yara sarmadan, bir yüreğe şifa olmadan geçiyor zaman.
Günler geçiyor.
Umuda tutunmadan, hayal kurmadan, heves etmeden belki de. Geliyor ve geçiyor, salılar, çarşambalar, cumartesi ve pazarlar.
Bir dur demeli şimdi akıp giden ne varsa. Durup dinlemeli, yaşamalı, hissetmeli.
Uyanmalı, her gün yeni bir hakikate, yeni bir heyecana belki de. Ümide, tutkuya, sevdaya, huzura, bizi ayakta tutan sebep her neyse, ona uyanmalı. Yoksa eğer, bulmalı, aramalı.
Derin bir nefesin içine hapsedip korkuyu, acıyı, hüznü, salıverelim gitsin şimdi semaya.
Anlatacaklarım var çünkü geçiyor dakikalar.
Ah ne güzel dökülmüş yüreğinden kelimeler?