Uçurumlara kurulmuş bir firar sesim.
Çığlıklara fısıldayan o hece,
Yoksunluğa suskun her gecede,
Dökülüyor yıldızlara karanlığım.
İçimin köşesine bürünmüş parlaklığınla,
Gözlerine zifir dokunuyorum.
Ellerimi soğuğa basıyorum.
Soğuk ya,
Bir çift sıcak oluyor parmak uçlarıma.
Önce bir ceviz sonra selvi gölgesi,
Ağırlığını atıyor seherin aydınlığına.
Bir kurumuş dal hışırtısı içimin sesi,
Hadi sularını akıt esaretin kabuklarına.