Bugün pazar,
Bugün beni ilk defa güneşe çıkardılar.
Nazım Hikmet RAN
Bu dizelerle sizleri selamlıyorum. Bugün burada bulunmamın sebebi bugünün dünya şiir günü olması. Çoğu kişi bilmese de edebiyatçılar ve okur severlerin bildiğini düşünüyorum. 1999 yılında Unesco tarafından ilan edilen “Dünya Şiir Günü”nün amacı “farkındalık yaratmak ve ulusal, evrensel, bölgesel şiir hareketlerine taze bir enerji” atmosferi oluşturmak ve medeniyet ışığında aydınlanmak olarak gösteriliyor.
Şiir, daha basit olarak, dize kurma sanatı ya da dizelerden oluşmuş herhangi bir yazı olarak da tanımlanabilir. Bir insanın ruh dünyasında kaynayıp kağıda taştığı, kimi zaman mistik kimi zaman coşkulu, kıpır kıpır ve kimi zamanda melankolik duyguların özenli bir şekilde yazılmasının adı şiirdir.
Şiir, hissettiklerinle, anlam yüklediklerinle teması oluşan bir edebiyat türüdür. Şiir lirik formda aşık ederken, bunca yaşanmışlıktan sonra sanatsal sillesini didaktiğiyle insanın suratına vurarak öğretir. Epikliğiyle belinden çektirir kılıcı ”Savunun bre gafiller savunun!” naralarıyla satiriklerini bir bir iğnelerler. Kaostan, karmaşadan sonra doğaya değer vermemizin gerektiğini pastoral biçimde ifade eder.
Şiiri anlatmakla, nitelendirmekle bitmez. Tarihte bir akarsu gibi gönülden gönüle akıp bugüne gelmiştir. Peki öyleyse bu şiiri kim icat etti? Şiir nasıl ortaya çıktı? Bu konuda fikir sahibi olalım. Hazır olduğunuzu görür gibiyim o halde çok eskilere gidelim. Dünyanın ilk şairi bir kadın olarak biliniyor. Akad Kralı’nın kızı olan bu kadın şair sarayda yan gelip yatmamış. Edebiyat namına almış eline kalemi yazmış en samimi aşk duygularını samansı renkteki kil tablete. Akad’ların Kralı Sargon’un kızı Enheduanna Ünlü Arkeolog Leonard Woolley dünyanın ilk şairi tarafından yazılan şiirleri bulunmuş sonrasında oldukça uzun ve 50 tabletin bir araya gelmesiyle tamamlanan bir Enheduanna şiiri 1995 yılında William W. Halo ve Van Dijk adlı Sümerologlar tarafından birleştirilmiştir.
Enheduanna hanımefendinin kaleme aldığı bu şiirle herkesin şiir gününü kutlarım.
İNANNA VE AN
Bir ejderha gibi saldın ülkenin her yerine
ağzından saçılan zehri,
şimşek gibi gürledin yeryüzünde
ağaçlar ve bitkiler ve bilcümle yaratık
secdeye vardı önünde.
Sen taşkın bir selsin dağlardan inen,
Ah, her şeyden önce gelen,
Ay tanrıçası İnanna , cennetin ve dünyanın tanrıçası!
ateşin kıvılcımlar saçıyor ve sıçrıyor halkımın üzerine.
Bir hayvana binmiş hanım,
An sana üstünlük veriyor, kutsal buyruklar;
ve sen işte böyle davranıyorsun.
Bütün büyük ayinlerimizde sen varsın.
ama kim anlayabiliyor ki seni gerçekten.
Çeviri: Türk şair ve yazar Ayten Mutlu