Ben Kimim?

İçimin dehlizlerinde çıkan başkaldırışların susmak bilmeksizin tekrarladıkları o acı slogan. Değişen ses tonları, değişen imalı bakışlar, değişen gardiyanlar ve değişmeyen tek şey hücre hücre arayıp bulamadığım kimliğim… Sahiden; Ben kimim?

Tanımadığım şehirlerde dolaşıyorum. Kırılıp etrafını papatyalar saran kaldırım taşı aynı, her sabah 7’de bacası tütmeye başlayan evin aile saadetine(!) dayanamayıp içine çektiği sigarasıyla bulutlara meydan okuduğu saat aynı, 5 yıldır brandası açılmayan yan sokaktaki araba aynı… Ama tanıyamıyorum bu şehri, ya da unutuveriyorum dünkü benliğimi… Kahveyi şekersiz mi içerdim bilemiyorum. Parmaklıklar arasından yükselen “Şekerli!” “Şekersiz!” sesleri. Sustur emri veriyorum gardiyanlara ve yeni bir yola koyuluyorum bulmak için kendimi. Nerede kaybettiğimi hatırlamaya çalışırken o soru yankılanıyor beynimin çıkmazlarında… “Tanıyor musun aradığın kişiyi?” Kimi arıyorum sahi? Filanca şehirdeki Ahmet Dedeyi yahut falanca köydeki kara keçiyi?.. Tanımadığım birini aramaya koyulduğum yolda. Yankılanan o soru tüm şehri alıveriyor ayaklarımın altından. İçimin zindanlarında beraat sevinçleri. Gardiyanın gözlerindeki parıltı ve yan sokakta brandası açılan araba…

Çocuk işte. Saklambaç oynamak istemiş. Kuralları da değiştirmiş. Taştan ipuçları koymuş yoluma. Sobelenmek değil görülmek istemiş besbelli. Sakladığım yerde onu unuttuğum için sitemi… Sıkılmış  isyanlar çıkarayım demiş en iyisi. Gardiyanları tarafına çekmeyi de unutmamış. Elinde de şekersiz kahvesi…

3 COMMENTS

LEAVE A REPLY

Bir yorum girin
Adınız

Exit mobile version