Eğitim toplum için mi, topluma rağmen mi ?
Samimi bir dost ile yaptığım münâzarada kendi tezim …..
Eğitim, gerek toplum için gerek kişinin kendisi için yapılan bir cihâd faaliyetidir. Mevzu’yu kendi alanım üzerinden değerlendirecek olursam eğitim iki şekilde olur. Bunlar :
- 1- Şahsî eğitim 2- Toplum eğitimi
1- Kişi kendisini gerek pozitif gerek dîni yönden geliştirmesi, vâr oluş felsefesini daha iyi çözümlemesidir. Dîni yönden kendini geliştirdikçe; niçin yaratıldığının derûni tefekkürü içinde olur ve kendisini yaratan zâtı yakînen tanıyabilmek için pozitif ilimlere başvurur. Astronomi alanında biraz araştırma yapınca; kâinat üzerinde var olan nizâmın alelâde bir şekilde değilde, bir yaratıcı eli ile oluşturulduğunu, zincirin son halkasında bir yaratıcının olduğu sonucunu çıkarabilir. Kişi pozitif ilimleri araç olarak kullanarak dîni vechî ile yaratıcısına olan inancını kavîleştirip dîni vecîbelerini yerine getirdikçe dünyevî ve uhrevî saadeti elde etmiş olur.
2- Kendisini kurtaramayan başkasının yardım çığlığına koşamaz. Kişi rûhi doygunluğunu ilim yolunda elde ettikten sonra toplumu, kendi beslendiği nûr ile aydınlatabilir. Nitekim Rasulullah (s.a.v) kişinin ölümünden sonra amel defteri üç şey harici kapanır buyuruyorlar. Bunlardan birisi de ilim talebesi yetiştirmek. Toplumu bir okul olarak derk etmemiz lazım geliyor. Şöyle bir düşününce, yeni öğrenmiş olduğumuz her bir şeyi kelimelere döküp, lisân-ı hâlimiz ile mânâya aks ettirdikçe topluma “tebliğ” yaptıkça, tahsil ettiğimiz ilim ibkâ olur, yâni ebedîleşir. Dünyadan göç etsek dahî topluma kazandırdığımız bir çok kavram vesilesi ile hem toplumu anarşi terörizmin den kurtarmış oluruz; hem de ahiret yurdunda rahat edebileceğimiz, suyu kesilmez bir pınarı kendi elimiz ile yapmış oluruz.
Kişi, kendinden ziyâde mensubu olduğu toplumu düşündükçe terakkî mümkün olur. Hem bu vesîle ile bir kâideyi dile getireyim: “Marifet, iltifâta tâbidir.” Şahsî becerilerimizi, toplumun nazarına sundukça, şevklendirici tebriklerle birlikte geliştirici tavsiyeler almamız kâbil-i tatbiktir.
Toplum lehine çalışma yapmanın menfi sonuçları da olabilir. Toplum bizi yoldan çıkmış avâne gürûhuna dâhil edebilir. Bütün mesele bu riski göze alabilmektedir. Rasullulah (s.a.v) bu riski göze alarak yola çıktılar. 23 senelik bir mücâdelenin akabinde yıkılmayacak bir ” İdeoloji Devleti ” tesîs etmekle kalmayıp kişiye dünyada iken cennet saadetini sundular.
HİTÂM-I KELÂM/ MÜLÂHAZA
Eğitim toplum için mi? Sorusu dahî mantık çerçevesinin dışında kalıyor. Eğitimi tahsîl eden de nihâyetinde toplumun herhangi bir ferdi oluyor. Toplum eşittir ferd , ferd eşittir toplum .
Toplumun bir ferdi düzeltme/ıslah çabalarıda eğitim oluyor . Ferdin toplumu ıslah çalışmaları da lügatte eğitimin manası olarak geçiyor…..