Yılları devirdikten sonra dünyanın sırtında, insanın yaşanmamış bir hayatın faturasıyla yüzleşmesi kolay olmaz. Gezilmemiş şehirler, okunmamış kitaplar, sadece uzaktan izlenmiş parklar, izlenmemiş filmler, gerçek olamamış hayallerle uzayıp giden bir yaşamak kalır bazı insanların elinde. Dünyaya gelir ve nedenini bilmediği bir şeylerin diyetini yaşamıyla öder, sonra da göçer.
Bazı insanlar dünyaya yaşamamak için geliyor sanki. Kalabalık caddelerde kaybolarak yürüyen, attığı her adım dünya tarafından hemen unutulan, mütemadiyen ışıklı sahnelerin karanlık noktasında kalan insanlar onlar. İlla bir isim ile anılacaksa Pinhan diyelim onlara.
Pinhan.. Yani sır gibi olan.. Yani gizlenen..
Kalbi kırılmış bir çocuk, kimsenin korkudan yaklaşamadığı sert bir duvar olan ama en çok kendi içinde kendini yıkan bir baba, şefkatli kucağıyla çocuğunun yaralarını saramamış bir anne, dünyaya susuşuyla nam salmış münzevi bir adam, mektupları bin yıldır cevapsız kalmış bir kadın.. Hepsi sırlarla dolu, hepsi Pinhan. Hepimizin ruhunda yaralar var, pinhanın biraz daha fazla.
Dünyadayız, sızılarımız dinmeyecek ama hayat devam edecektir. Bazen merhemler fayda etmeyecek, insan çareyi açık kalan yarayı saklamak da bulacak. Biri dokunup da yeniden kanatmasın diye bazı yaralar ve anılar, insanın kalbindeki dağın arkasına kaldırılacak. İnanıyorum ki, kalbimizi o dağın altında kalmaktan koruyabildiğimiz sürece, yaralanmamıza rağmen yaralamamak bizi insan kılacak.
Âsudem, dünya düşlediğim o yer değil. Estiği yeri yağmalanmış bir şehre çevirecek kadar sert rüzgarlar var burada. Kulağına değdiğinde insanı kendi içine doğru dünyanın en uzun yolculuğuna çıkartan türküler var. Göğe bakılamayan bir durakta ziyan olmuş umutlar var. Tüm veda cümlelerinin söylendiği hikayelerde hala, uğurlanamayanlar var.
Ormangülüm, çıkmaz bir sokağın asfaltında eskittim ayaklarımı. Hatırlat bana, nasıl çıkılırdı yeni bir yola? Geçmişten bir el her an omzuna dokunacakmış gibi hissederken geleceğe doğru yürümek mümkün olabilir miydi insan için? Yalın ayak arşınlasam yolları, taşlar ve dikenler şefkat gösterip çekilir miydi kenara? Biliyorum dünyadayız, engeller bitmeyecek ama yollar uzayıp gidecektir. Ama sen yine de hatırlat bana, dikenler ve taşlar ayaklarımı yaraladığında gövdene yaslanıp gölgende dinlenmek nasıldı?
…”Hatırlat bana, nasıl çıkılırdı yeni bir yola?”…Ve selam olsun her an yolda olanlara… 🖐😇🌿
Teşekkür ederim 🙂
Yolda olana, kendine bir yol arayana, bir yol derdinde eskiyene iyi gelmesi dileğiyle..