Bazen gözümüzle gördüğümüz halde bazı şeylerin farkına varmayız. Bunun sebebi gözlem yapmamaktır. Görmekle gözlemlemenin en önemli farkı şudur: görmek yalnızca bakmakla, gözlemse hem bakmak hem de düşünmekle yapılır. Yani bakarken anlamaya çalışırsak gözlemlemiş oluruz. Olaylara bu şekilde baktığımızda ince ayrıntılarla ânımızı süsleyebilir, detaylara dikkat kesilerek “hayat kurtarır” vasıflı bazı şeyler öğrenebiliriz. Buna yolda yürümekten tutunda Instagram da gezinmek bile dahildir. O halde bir iş yaparken gözlem ile beraber daha fazla verim alabilmek bizim elimizdedir. Konuyu Dr. Watson’ın kaleminden gözlem ustası Sherlock’un tespitiyle bitiriyoruz.
“Tahmin yaparak izlediği yolu ortaya serince gülmekten kendimi alamadım. ‘Sonuçlara nasıl vardığını anlattığında her şey o denli basitmiş gibi görünüyor ki bütün bunları ben de yapabilirmişim gibi geliyor. Oysa her denememde yanılıyorum. Ama benim gözlerim de, inanıyorum ki, en az seninkiler kadar iyi görüyor.’
‘Öyle de zaten,’ dedi Holmes. Bir sigara yakarak kendini koltuğa bıraktı. ‘Sen görüyorsun ama gözlem yapmıyorsun. Aradaki fark ortada. Örneğin bu kata çıkan merdivenleri sık sık görmüşsündür.’
‘Sık sık.’
‘Ne kadar sık?’
‘Eh, olmuştur bayağı.’
‘O zaman kaç tane basamak var?’
‘Kaç tane mi? Blmiyorum.’
‘İşte bu! Gördün ama gözlemlemedin. Ama kesinlikle gördün. Demek istediğim de bu. Ben on yedi basamak olduğunu biliyorum çünkü hem gördüm hem de gözlemledim. Bu arada, böyle küçük şeylerle ilgilendiğin için ve benim birkaç basit deneyimi kaleme alacak kadar iyi olduğun için bununla ilgilenebilirsin belki…'”
Suç Uyanıyor sayfa 12 ve 13