Her koparılan yaprakta biraz daha eskimiş ve biraz daha eksilmiş.
Ben: Kimsiniz nesiniz?
Takvim: ‘Anı’ dediğiniz bütün iyi ve kötü zamanları somutlaştıran, o günü hatırlanır kılan bir aracım. Hatırlatmaya, o tarihi görünce durup düşünmenize yararım.
Ben: Hatırlatmaya yararım dediniz. Peki unutmak mümkün mü?
Takvim: Unutmak değil ama hatırlamamak mümkün.. Diye duymuştum bir yerlerden.
Ben: Arzuhalinizi sorsam?
Takvim: Her koparılan yaprakta biraz daha eskimiş ve biraz daha eksilmiş.
Ben: Kopan her yaprakta eksilmek fakat asla bitmemek, neden?
Takvim: Her gün bir yerden göçmek ne iyi
Her gün bir yere konmak ne güzel
Bulanmadan, donmadan akmak, ne hoş!
Dünle beraber gitti cancağızım,
Ne kadar söz varsa düne ait
Şimdi yeni şeyler söylemek lazım.
Ben: Tarihe tanık olmak, hatta tarihin ta kendisi olmak nasıl bir his?
Takvim: Haşa, tarihin ta kendisi olamam. Tanıklık ise nasıl ifade ederim bilemiyorum bazı anlar, bazı günler bayram gibi keşke hiç bitmesin istedim. Fakat bazı günlere ise o kadar kırgınım ki keşke yapraklarımdan çıkartıp atabilsem diyorum o günleri.
Ben: Nerede o eski zamanlar?
Takvim: Günler aylar yıllar.. Acımasızca geçiyor kıymetini bilmeden. Farkına varınca da bu cümle dökülüyor insanın ağzından. Eskittik pervasızca o güzel günleri. Dönüp dönüp düşünürüz artık.
Ben: Peki beklerken geçmeyen günler hakkında ne söylemek istersiniz?
Takvim: Kıymetini bilmek lazım o günlerin. Öyle bir an gelir ki bekleyecek bir şeyi kalmaz insanın. Asıl o zaman geçmez günler.
Ben: Bu çağ hakkında ne düşünüyorsunuz?
Takvim: Bu çağ beni ürkütüyor. O kadar hızlı tükeniyor ki her şey. Korkuyorum çünkü korkmuyorlar. Geçen zamandan biten günlerden. Yaşamadan, farkına varmadan bitiyor her gün. Hatta öyle bir şey ki yaprağımı değişmeyi unutuyorlar. Ben takılıp kalıyorum bir güne onlar yaşandığının farkına bile varmıyorken. Sonra anıların acısını benden çıkartırcasına çekip alıyorlar yapraklarımı. Kopartınca yok olacakmış gibi.
Ben: Gelenlere ve gidenlere şahit oldunuz. Ne oldu sonra?
Takvim: Hiçbir şey aynı kalmadı o andan sonra. Gidebilmeyi başaran hep kalandan bir parçayı yanında götürdü. Kalan eksildi, giden o parçayla ne yapacağını bilemedi. Anlayacağın ne gidebildiler ne de kalmayı başardılar.
Ben: Son olarak söylemek istediğiniz bir şey var mı?
Takvim: Takvimden koparılan hiçbir günü geri getiremezsiniz. Bunu unutmadan yaşayın. Yollar bir yere gitmiyor olabilir ama günler gidiyor.