Wear Sunscreen adıyla bilinen bu yazı 1997 yılında köşe yazarı Mary Schmich tarafından yazılmıştır. Daha sonra Baz Luhrmann tarafından Everybody’s Free (to Wear Sunscreen) ismiyle bir şarkı olarak yayınlanmıştır.
Birkaç yıl önce okuduğum bu yazıyı unutmuştum. Yakın zamanda karşıma çıkan bir youtube kanalı sayesinde tekrar hayatıma girdi ve ara sıra dinleyip geliyorum. Aramızda dinleyenler için bir tekrar, dinlemeyenler için de bir tanışma olsun.
Talimatları okuyun, onlara uymasanız bile.
”Hanımlar ve beyler,
Güneş kremi sürün. Eğer size gelecek için bir öğütte bulunacak olsaydım, bu güneş kremi olurdu. Güneş kreminin uzun süreli yararları bilim adamları tarafından kanıtlanmıştır ancak vereceğim diğer öğütlerin hepsi kendi dolambaçlı deneyimlerinden daha güvenilir değildir.
Şimdi bu öğütleri dağıtacağım.
Gençliğinizin gücünün ve güzelliğinin keyfini çıkarın ya da boşverin. Gençliğinizin gücünü ve güzelliğini kaybolana kadar anlamayacaksınız. Ama bana güvenin, 20 yıl içinde fotoğraflarınıza geri dönüp bakacak ve ne kadar çok imkanınızın olduğunu ve ne kadar göz alıcı göründüğünüzü kavrayacaksınız. Düşündüğünüz kadar kilolu değilsiniz.
Gelecek için endişelenmeyin ya da endişelenin. Ama bilin ki endişelenmek ancak bir cebir denklemini sakız çiğneyerek çözmek kadar etkilidir. Hayatınızdaki gerçek sorunlar endişelenen aklınızın ucundan bile geçmeyecek sorunlardır, sıradan bir salı günü saat dörtte boş bir anınızda yakalayan cinsten.
Her gün sizi korkutan bir şey yapın.
Şarkı söyleyin.
Diğer insanların kalplerine karşı kayıtsız kalmayın. Sizinkine kayıtsız kalan insanları da boş verin. Gevşeyin.
Zamanınızı kıskançlıkla heba etmeyin. Bazen öndesinizdir, bazen geride. Yarış uzun ve sonunda sadece kendinizledir.
Aldığınız iltifatları hatırlayın. Hakaretleri unutun. Eğer bunu başarabilirseniz bana nasıl yaptığınızı anlatın.
Eski aşk mektuplarınızı saklayın. Eski banka evraklarınızı atın. Gevşeyin.
Eğer hayatınızla ne yapmak istediğinizi bilmiyorsanız kendinizi suçlu hissetmeyin. Tanıdığım en ilginç insanlar 22’sinde hayatlarıyla ne yapacaklarını bilmiyorlardı. Bildiğim bazı 40 yaşındaki ilginç insanlar ise hâlâ bilmiyor.
Yeterince kalsiyum alın. Dizlerinize nazik davranın, gittiklerinde onları özleyeceksiniz.
Belki evleneceksiniz, belki evlenmeyeceksiniz. Belki çocuğunuz olacak belki olmayacak. Belki 40′ında boşanacaksınız, belki 75. evlilik yıldönümünüzde çılgın tavuk dansını yapacaksınız. Ne yaparsanız yapın, kendinizi çok fazla kutlamayın, çok da fazla azarlamayın. Seçimleriniz yarı yarıya şanstır. Diğer bütün insanların da.
Vücudunuzun keyfini çıkarın. Onu her şekilde kullanın. Ondan ya da başka insanların onun hakkında düşündüklerinden korkmayın. O sahip olacağınız en muhteşem enstrümandır.
Dans edin, oturma odanız dışında edecek hiçbir yer olmamasına rağmen de olsa.
Talimatları okuyun, onlara uymasanız bile.
Güzellik dergilerini okumayın. Onlar sizi sadece çirkin hissettirecektir.
Ebeveynlerinizi tanıyın. Ne zaman göçüp gideceklerini hiçbir zaman bilemezsiniz. Kardeşlerinize iyi davranın. Onlar geçmişinizle aranızdaki en kuvvetli bağdır ve büyük ihtimalle gelecekte sizinle birlikte kalacak insanlardır.
Arkadaşların gelip geçici olduğunu anlayın ama sadece en değerli birkaç tanesine tutunmanız gerektiğini bilerek. Yaşadığınız yer ve yaşam tarzındaki uzaklıkları kapatmak için çok çalışın çünkü yaşlandıkça sizi gençken tanıyan insanlara daha çok ihtiyacınız olacak.
New York’ta bir kez yaşayın, ama sizi çok sert kılmadan ayrılın.
Kuzey California’da bir kez yaşayın, ama sizi çok yumuşak kılmadan ayrılın. Gezin.
Bazı vazgeçilmez gerçekleri kabullenin: Fiyatlar yükselecektir, politikacılar kandıracaktır. Siz de yaşlanacaksınız ve yaşlandığınız zaman, genç olduğunuz zamanlarda fiyatların mâkul, politikacıların soylu ve çocukların büyüklerini saydığını söyleyeceksiniz.
Büyüklerinize saygı duyun.
Başka kimsenin size destek olmasını beklemeyin. Belki güven fonunuz vardır. Belki de zengin bir eşiniz olacaktır. Ama her birinin ne zaman tükeneceğini hiçbir zaman bilemezsiniz.
Saçınızla fazla oynamayın, kırkınıza geldiğiniz zaman seksen beşinde görünecektir.
Kimin öğütlerine kulak verdiğinize dikkat edin ama öğüt verenler konusunda sabırlı olun. Öğüt bir tür nostaljidir. Öğüt vermek, onu çöplükten çekip, temizleyip, çirkin kısımlarını boyayarak geri dönüştürerek değerinden daha değerli hale getirmektir.
Ama güneş kremi konusunda bana güvenin.”
Videoyu buraya bırakıyorum. Ama video Mau Kilauea Remix’i ile hazırlanmış. Bence ayrı bir keyifli ama isterseniz orijinal halini de dinleyebilirsiniz.
Işıl ışıl bir yazı ?