Sınırlarını, haklarını ve derinliğini bilmeli insan. Her gece kafasını yastığa koyduğunda kendine sadece benliğinin hesabını veriyor gibi değil, insanlığa hesap verebilmeli. Vicdan yastığını olabildiğince hafifletmeli. Zamanın yıllardır süregelen bu karmaşasında deniz kenarında, ılık bir rüzgarda, sessiz bir kuytuda ruhunu dinlendirebilmeli.
Bazen dünyanın derdini yük edinip, bazen küçük bir çocuğun gözyaşının yere düşmemesi için kendini ortaya koyabilmeli, yeri geldiğinde ağlayanla ağlayıp, yeri geldiğinde de hiç ağlamamış gibi ağız dolusu kahkahalar atabilmeli insan.
Bazen hiç kayba uğramamış kadar cesur olabilirken bazen de tek varlığıymış gibi birisine tüm varlığıyla tutunabilmeli, kimi zaman ise bir yaz melteminde tüm dünyaya meydan okuyabilmeli insan.
En çok da nereye gittiği hiç bilinmeyen hayatının tam ortasında kendi benliğine sahip çıkabilmeli.