Bu cümleleri okuyan herkese merhabalar! Bu yazıda size beş yaşından beri yakamdan düşmeyen bir hastalıktan, obsesif kompulsif bozukluktan bahsedeceğim. Öncelikle sizler için kısaca obsesyon ve kompulsiyon kelimelerini tanımlamak isterim:
Obsesyon: Zihinde var olmasına engel olunamayan, zihinden çıkarılamayan düşünceler ve dürtülerdir. Kişinin mantıkdışı bulduğu bu düşünce ve dürtüler zihinde istek dışı var olurlar ve sıkıntıya, huzursuzluğa (anksiyete) sebep olurlar.
Kompulsiyon: Obsesyonların sebebiyet verdiği huzursuzluğu azaltmak veya yok etmek için sergilenen yineleyici davranışlar ve zihinsel eylemlerdir.
Bu iki tanımdan da anlaşıldığı üzere obsesif kompulsif bozukluk, obsesyonlar ve kompulsiyonlar dizisinden oluşan bir kaygı bozukluğudur. Genellikle ergenlik döneminde başlamasına karşın diğer herhangi bir yaşta da görülebilen bu ruhsal rahatsızlık, her 100 kişiden 2’sinde veya 3’ünde görülür. Bu hastalığa sahip olma nedenleri arasında genetik etkenler, çocukluk travmaları (özellikle anne ile kurulan sağlıksız bağlar veya cinsel istismar), kişilik özellikleri, beynin kimyası yani serotoninin işlevindeki bozukluklar sayılabilir.
Ufak bir örneklendirme yapmam gerekirse sizin için birkaç obsesyon ve kompulsiyon çeşidi yazayım:
-Kuşku Obsesyonu ve Kontrol Kompulsiyonu
-Düzen/Simetri Obsesyonları ve Düzenleme Kompulsiyonları
-Bulaşma Obsesyonu ve Temizlik Kompulsiyonu
-Sayma Kompulsiyonu
-Dokunma Kompulsiyonu
-Biriktirme ve Saklama Kompulsiyonları
-Dini Obsesyonlar
-Cinsel Obsesyonlar
-Batıl inançlar, uğurlu/uğursuz olguları
Ya Siz veya Bir Yakınınız OKB’den Muzdarip İse?
Herhangi bir durumda tıbbi olarak OKB hastası sayılmanız için söz konusu düşünce ve davranışlarınızın günlük hayatınızı sizin için zorlaştırması, günlük hayatınızın kalitesini düşürecek kadar yoğun ve şiddetli olması gereklidir. Eğer OKB’nin sizde olduğunu düşünüyorsanız size verebileceğim en iyi tavsiye bir psikiyatri uzmanına ulaşıp profesyonel yardım talep etmenizdir. Şimdi, bir OKB hastası olarak hoşlanmadığım ve hiçbir OKB hastasına yapılmasını tavsiye etmeyeceğim birkaç önemli ayrıntıdan bahsetmek istiyorum.
Öncelikle tüm yazıyı oluşturma sebebimin bu cümlenin devamındaki paragrafları sizinle paylaşmak olduğunu itiraf edeyim. İlk tavsiyem hastalığı olan veya olmayan herhangi biriyle “obsesif” kelimesi üzerinden dalga geçmemeniz gibi çok da farklı olmayan bir tavsiye olacak. OKB, inanın bana, gerçekten çok can sıkıcı bir hastalık. Bu yüzden dalgası da pek eğlendirici olmuyor. Elbette bile isteye bir hasta ile dalga geçilmesi ihtimali daha düşük, yani ben buna maruz kalmış olmama rağmen öyle umuyorum en azından. Fakat anlatmak istediğim, bunun dışında, kelimeleri anlamları içinden çıkartılmış şekilde kullanıp öylece tüketmemiz. Örneğin çok büyük çoğunluğumuz “Depresyona girdim.” cümlesini öylesine kurmuştur veya bu cümleyi duymuştur. Oysaki gerçek anlamda depresyonda olan bir insan için bu cümle ağır bir dalga geçme şekli olabilir ve hatta belki de bunu bir çeşit hakaret olarak algılayabilir. Çünkü gerçek depresyonu yaşayan bilir…
Bunun dışında, birkaç yıl önce bu hastalığın adını “ay ondan bende de var hastalığı” koydum. Bunun sebebi çevremdeki birbirinden farklı yaş gruplarındaki birçok insanın bu hastalığa sahip olmak için can atıyor olmasıydı. Bunu garip bulmayı bir kenara bırakıp onları anlamaya çalıştım fakat elde var sıfır. “Belki kendimi hastalıklı ve dışlanmış hissetmeyeyim diye aynı hastalığa sahip olduklarını kendilerinden bu kadar emin bir şekilde iddia ediyorlardır.” diye bile düşündüm. Fakat sonra bir anıyı hatırladım: Bir gün çok değerli ve bilinçli bir öğretmenim ben soru çözerken bir kompulsiyonumu yakaladı ve bana bu konuda birkaç soru sordu. Konuya hakim olduğunu bana hissettirdiği için sorularını rahatlıkla cevapladım. Bu konuşmaya kulak misafiri olan bir insanın aradan geçen birkaç günün ardından bulunduğumuz kurumda defalarca “Bende obsesif kompesif bozukluk var.” dediğini duydum. Amacı dalga geçmek değildi, bundan emindim. İki gün içerisinde kendisini obsesif kompulsif bozukluktan muzdarip olduğuna inandırmıştı ve kendisine yamuk sırayı düzeltmek gibi sahte kompulsiyonlar çıkarıp insanlara literatürde var olmayan bir hastalığa sahip olduğunu söylüyordu.
Başka bir gün dünyanın en dağınık ve kötü görünen çalışma masasında yer alan bir tanıdığım benim hastalığımı bir şekilde öğrendikten sonra kendisinde temizlik ve düzen kompulsiyonları olduğunu iddia etmişti. Ben öylece masasına bakmıştım.
Gerçekten çok bilinçli olduğunu zannettiğim ve yaşamı hakkında yakından fikir sahibi olduğum, gayet sağlıklı bir yaşantıyı gözler önüne seren bireylerin “Ya ben de OKB’yim aslında.” dediğini duydum.
Bende bu örnekler bitmez. Belki bu cümleler size basit gelmiştir, size hak vermiyor değilim aslında. Yine de son olarak, kendimi daha iyi anlatabilmek için terapistime hastalığımın en yoğun dönemlerinden birinde yaptığım bir isyan konuşmasını hatırladığım kadarıyla buraya yazacağım:
“Neden insanlar OKB hastası olmak için böyle can atıyorlar? Ne olur bana mantıklı ve kabul edilebilir bir sebep söyleyin yoksa gerçekten çok sinirlenecek ve üzüleceğim. Ben yıllarca bu hastalığa sahip olduğumu kendimden bile saklarken, ellerini başlarının arasına alıp ağlayarak kendi kafalarına “Yeter, sus artık!” diye bağırmadıkları için mi bu kadar rahat söylüyorlar OKB hastası olduklarını? Onların rahatça girip çıktığı kapıdan sağ ve sol ayağımla yirmişer kez girip çıkma zorunluluğum varken neden istiyorlar bu hastalığı böylesine? Keşke bir günlüğüne ben sağlıklı olsam, onlar da gerçekten OKB hastası olsalar. Belki o zaman istemezlerdi bu cehennemi.”