Milton H. Erickson’un Psikiyatrik Teknikleri: Sıradışı Terapi

Psikolog ya da psikiyatristlerin vakalarının konu edildiği pek çok kaynak mevcuttur. Özellikle derslerde öğrenilen teorik bilgilerin pratikte nasıl kullanıldığına dair ipuçları bulmak için itinayla okunur bu kitapların çoğu. Hemen hemen hepsinde de teoride öğrenilen bilgiler ile pratikte uygulanma aşamasında çok ciddi farklar olduğu görülür. Fakat bazen bu farklar o kadar fazla olur ki kişi öğrendiklerini fazlasıyla yetersiz bulur. İşte Sıra dışı Terapi kitabı, bu yetersizliğin net olarak hissedilebileceği kaynaklar arasında.

Erickson’un vakaları ve tedavi şekillerini içeren bu kitap, öğrenilen birçok teorik bilgiye farklı bir bakış açısı ve ilginç bir yaklaşım kazanmanıza sebep oluyor. Kitapta özellikle dikkat çeken bazı vakalardan söz etmeden önce Erickson’un terapi tarzına kitap paralelinde değinmek istiyorum.

Öncelikle dikkat çeken durumlardan bir tanesi; genellikle trans hali, uyku – uyanıklık arası telkin almayı kolaylaştıran bir durum olarak tanımlanan/öğretilen hipnozun bir iletişim tekniği olarak kullanılması. Kitaptaki örnek vakaların bazılarında trans hali Erickson’un kullandığı tek bir sözcük ile başlayabiliyor ve insanlar hipnotize olduklarının farkına bile varamıyorlar. Ayrıca kitaptaki vakalarda, kısa süreli çözüm odaklı terapi tekniklerinden bazılarının hipnoz ile birlikte kullanıldığını görmek de mümkün. Özellikle değişimi desteklemek ve gelişim için özgürleşmeyi sağlamak adına olumlu olanı vurgulamak, fikir aşılayarak küçük değişiklikler yapmak ve bu şekilde daha büyük değişikliklerin yapılmasını sağlamak kitapta dikkat çeken tekniklerden bazıları.

Erickson’un çeşitli vakalarında görülen önemli noktalardan bir tanesi de danışanlarındaki değişimi sağlamadan önce onları topluma uyumlamak için çeşitli teknikler kullanması. Erickson bunu yaparken, ilaç kullanmayı neredeyse hiç tercih etmemektedir. Hatta kitapta kendi cümleleriyle aktarılan bazı bölümlerde, kişiler ilaç ya da reçete için geldiklerinde onlarla terapiye başlayıp, ne için geldiklerini unutturarak ofisinden ayrılmalarını sağladığını belirtmektedir. Erickson, danışanlarının yanlış algıladığı noktaları doğru bir şekilde anlamalarına yardımcı olmaya odaklanan uzun süreli bireysel terapiler ile danışanlarını topluma uyumlamayı tercih etmektedir ve kişinin sosyal durumunda bir değişiklik olmadan belirtilerin değişmeyeceğini/düzelmeyeceğini düşünmektedir.

Bu bağlamda danışanlarına çeşitli ödevler vererek onları yönlendiren ve değişimin danışanların kendisi tarafından yapılmasına zemin hazırlayan Erickson, danışanlarının söylediklerini eksiksiz yapmasını onlara mücadele edecekleri bir alan vererek mümkün kıldığını vurgulamaktadır.

Kitaptaki vakalara yaklaşım ve çözüm şekilleri hemen hemen hepsini dikkat çekici ve ilginç hale getiriyor, fakat benim özellikle dikkatimi çeken üç temel vaka mevcut. Bunlardan biri ayakları büyük olduğu için evden çıkmayıp okula dahi gitmeyen bir gencin probleminin yaklaşık olarak iki dakika içerisinde kişinin kendi evinde çözülüyor olması (Yanlışlıkla ayağına basılarak, bir erkeğin görebileceği kadar büyük ayakların olsa basmazdım tepkisiyle). İkinci vaka ismi verilmeyen ve kilolarından şikayetçi olan bir danışanın probleminin çözülmesi. Burada özellikle dikkat çeken durum danışan ile konuşurken kullanılan üslup. Çünkü kişiye ilk seansta kurulan cümlelerden bir tanesi “ Sen şimdiye kadar gördüğüm en şişman, en çirkin, en iğrenç domuz yağıyla dolu bir fıçısın ve sana bakmak beni dehşete düşürüyor.” şeklinde. Aslında bu teknik kitaptaki bir çok vaka için Erickson tarafından kullanılan önemli tekniklerden bir tanesi. Bu şekilde terapist, danışanını doğruyu söyleyeceğine inandırmış ve güven ilişkisinin ilk adımını atmış oluyor. Erickson’un vakalarında terapötik alyansın ustalıkla nasıl oluşturulduğunu görmek mümkün.

Kitaptaki dikkat çeken bir başka durum ise Erickson’un terapi aşamasındaki esnek davranışlarıdır. Gerektiğinde danışanı ile yemeğe çıkma ya da kullandığı aşağılayıcı gibi görünen garip ve kaba üslup ya da evden çıkmayan danışanın evine annesinin doktoru gibi gitmesi bu esnekliklere verilecek örneklerdir. Genel olarak bakıldığında etik olarak kesinlikle yapılmaması gereken durumlar olarak değerlendirilebilir. Fakat dikkat çekilmesi gereken nokta yapılan tüm davranışların terapötik bir amaç doğrultusunda gerçekleştirilmiş olmasıdır. Bu noktada verilebilecek en ilginç örnek, ofisine getirildiği için bağıran çocuk danışanıyla sırayla bağırarak iletişim kurmayı başlatmış ve sağlamış olmasıdır.

Yukarıdaki örnek vakaların benzerlerini kitapta bulmak mümkün. Her biri tamamen ilgi çekici ve Erickson’un yaklaşımıyla daha da ilginç hale gelebiliyor. Fakat Erickson’un kullandığı teknikler ve olaylara yaklaşımı, belli bir sistematik içerisinde davrandığını, kendine özel bir formüller kümesi olduğunu gösteriyor. Belki de sırf bu nedenle kitap “Yolcular her dakika değişir; ama yol, hep aynı…” cümlesiyle başlıyor.

NO COMMENTS

LEAVE A REPLY

Bir yorum girin
Adınız

Exit mobile version