Sokakta yürürken bir demet çiçek almıştım adını bilmediğim.
Hatıralardan kaçış olsa da kurtuluş yoktu. Bunu, belki bir şarkıda duydunuz ya da bir kitabın ön sözünde… Okuyup geçtik. Şimdi tam da bu cümledeyim. Ve aynı sokakta…
Ardıma bakıyorum da dallarımı kıran rüzgarı her seferinde affetmişim. Bir kendime uzanamamış elim.
Aslında benim aydınlık dediğim sokak, bi bana öyleymiş ki kimse beni karanlıkta seçememiş. Öylece beklemiş, durmuşum.
Öylece durmuş, düşünmüşüm.
Neydi bana en son seni hatırlatmayan
Seni düşünmeden mi hissetmiştim rüzgarı
Düşünmeden mi uyumuştum
Ne sana dair bir şey
ne de sesini duyarım
Uyandım
Vardın
Gök’yüzüne saklanmış görememiştin
Uzanıp alabilseydim güneşi eğer
Isırtırdı içimi
Dokunabilseydim gözlerine
Yağardı yağmur
Islanırdı ellerim
Yeşerirdi boynunu büküp kuruyan hayallerim
Ağır ağır uzaklaştım senden
En çok da kendimden
Yine de sana en uzak kendime en yakın sokak
35.Sokak: Hayal kırıklıkları müzesi
Tüm sessiz sokaklarda en gürültülü yer
Hepsi rüya
Uyandım
Yoktun
seni beklediğim aydınlık sokağın ışığı elimde bir mummuş
Tek bir nefesle, sabah gün doğusundan esen rüzgarla yitip gidebilen
Konuşsam da sönermiş ya
bilmeden susmuşum
Belki de elimde solan bir gülmüş
Ağlamışım, tutuşmuş
Gülmüşüm, tutuşmuş
Susmuşum
Şimdi seni beklediğim sokak karanlık
Şimdi seni beklediğim cümle eksik
Git ve tamamla
Ya da bırak sönsün mum
Ya da yansın çiçeklerim
Bu ilk vedam
Belki son satırım