Ona İhtiyacımız Var

Herkese merhaba… Bugün sizlere Yevgeni Zamyatin’in Biz isimli distopyasının önerisiyle gelecektim, fakat hem kandil gecesi olması münasebetiyle hem de uzun zamandır içimde biriken yazmak hasretiyle bir değişikliğe gitmek istedim. Kitapların kitabını, ilmin, ahlakın, belagatın en yükseğine sahip olan mukaddes Kur’an-ı Kerim’i sizlere bir öneri mahiyeti altında, fakat biraz sitemli biraz da ümitvari bir tavırla kaleme almak istedim.

Bizde gerek manevi gerek ananevi birçok mesele el üstünde tutulur. Kimsenin dil uzatmasına izin vermeyiz, kendilerinden bahsederken en kıymetli sözcükler seçeriz, ancak ne yazık ki yaşı kurunun yanına katarak bazı genellemelerde bulunacak olursak trajikomik birçok çelişkiyle nasıl hemhal olduğumuzu görebiliriz. Bugün yere bir dilim ekmek düşürsek en fevri hareketimizle onu alır öpüp başımızın üstüne koyarız, fakat yine bugün sofralarımızı yiyemeyeceğimiz kadar bol ve çeşitli yemeklerle donatır bir kısmını tabağımızda bırakır, henüz hiç dokunulmamış yemekleri çöpe boşaltır, şükrünü etmek şurada dursun burun kıvırarak masadan kalkarız.

Bugün istisnasız her evde bulunan Kur’an-ı Kerim’lerimizi evlerimizin en yüksek, en güvenli raflarına koyar; günün birinde başka bir eve taşınıncaya kadar oraya elimizi uzatıp sayfalarını okşamayız. Evet elbette en yüksek yerlerde en güzel şekillerde koruyacağız mukaddes kitabımızı, fakat mutfağın en yüksek rafında öylece duran bir yemek nasıl karnımızı doyurmazsa evlerimizin üst raflarında tozlanmaya bırakılmış kutsal kitabımız da aynen bu şekilde bize fayda sağlamayacaktır. Üstelik nasıl ki üst rafa bıraktığımız yemek zamanla bozulup etrafa kötü bir koku yayacak, ilmini almadığımız, ruhumuzu ayetlerinden mahrum bıraktığımız, sayfalarını bir kez dahi çevirmediğimiz takdirde biz de bozulmuş bir yemek gibi etrafa kötü koku, kötü haslet, kötü davranışlar saçacağız hiç şüphesiz…

Sözlerim farklı inançları olan kimseleri kırabilir, fakat bu noktaya bir açıklık getirerek yanlış anlaşılma ihtimalimi ortadan kaldırmak istiyorum. Az önceki paragrafın sonundan Kur’an’sız hayat insanı kötü haslet ve davranışlara sürükler diye bir mana çıkabilir, doğrudur. Ancak unutmamak lazım ki bizim biricik rehberimiz, ahlak timsali peygamberler peygamberi Hz. Muhammed Mustafa(s.a.v.) efendimiz nübüvvete ermeden evvel Muhammedü’l-Emîn yani güvenilir Muhammed lakabına sahip olmuştur.

Evet güzel ahlak için belki Kur’an-ı Azimüşşan’a ihtiyacımız yoktur, fakat şuurlu bir Müslüman ve insan her zaman düşman hattını da gözetlemek mecburiyetindedir. Bugün sınırlarımızda kahramanca çatışan erlerimiz nasıl ki biz bu topraklara yüce sancağımızı diktik artık deyip rehavet içinde uyumuyor, gece gündüz nöbet tutuyorsa bizler de her zaman uyanık halde olmalıyız. Ki düşman içimizde iken, ki nefsimiz her an teyakkuzda iken biz nasıl olur da huzur içerisinde yaşantımıza devam edebiliriz? Bu sebepledir ki nefsin saldıracağı yumuşak karınlarımızı, hassas noktalarımıza giden damar yollarını Kur’an’ın mukaddes ayetleriyle doldurmalı, her an düşmana karşı daha emin daha hazırlıklı bulunmalıyız. Evet bu yüzden tekrar söylüyorum ki Kur’an’sız hayat bizi kötü hasletlere, kötü yollara, büyük pişmanlıklara ve korkarım ki sonsuz bir azaba sürükleyecektir.

Bir Gün..

Tabii ki mesele okumak boyutuyla da bitmiyor. Bir gün halktan bir güruh zahidlerin büyüklerinden İbrahim b. Edhem’e
-Ey İbrahim! Bunca zamandır dua ederiz, Allah Tealâ duamızı kabul etmez. Halbuki Kur’an-ı Kerim’inde : ‘Bana dua edin, duanıza karşılık vereyim(Mümin*60.Ayet)’ buyuruluyor sebebi nedir? Diye sorarlar. Bunun üzerine Edhem şöyle cevap verir:
Sizin kalbiniz şu on şeyle ölmüştür. Onun için duanız kabul olmaz:
1|Allah Tealâ’yı biliriz dersiniz fakat emirlerini tutmazsınız.
2|Kur’an-ı Kerim’i okursunuz fakat onunla amel etmezsiniz.
3|Rasulullah s.a.v.’i sevdiğinizi iddia edersiniz fakat sünnetlerini terk edersiniz
4|Şeytanın düşmanınız olduğunu iddia edersiniz fakat ona uyarsınız.

5|Cenneti isteriz dersiniz fakat cenneti kazanmak için amel etmezsiniz.
6|Cehennemden korkarız dersiniz fakat ondan kaçınmazsınız.
7|Allah’ın verdiği çeşitli nimetlerden faydalanır fakat şükretmezsiniz.
8|Ölüm haktır dersiniz fakat ölüm için hazırlık yapmazsınız.
9|Kardeşlerinizin ayıplarıyla meşgul olursunuz fakat kendi ayıplarınızı unutursunuz.
10|Ölülerinizi defnedersiniz fakat onlardan ibret almazsınız.

Evet İbrahim b. Edhem’in de dediği gibi Kur’an’ı okumak, fakat emir ve yasaklarına kulak vermemek bize ne bu cihanda ne de aslolan diyarda bir arpa boyu yol aldırmayacaktır. Büyüklerimiz ‘lisân-ı hal lisân-ı kâlden entaktır’ demişler. Yani davranış sözden daha belirleyici daha mühimdir. Bugün dilimizle kovuşturduğumuz bir yasağa ayaklarımızla gidiyorsak hiçbir faydası yoktur. Bugün dilimizle tasdik ettiğimiz bir hayrı ellerimizle vermiyorsak hiçbir faydası yoktur. Allah bizleri faydasız ve amelsiz ilimden sakınsın.

Hiçbir zaman elimizden, dilimizden, dimağımızdan eksik olmaması gereken bir kitaptır Kur’an-ı Azimüşşan. Hiçbir zaman raflarda unutulmaması gereken, her harfinin ezberlenmesi gereken bir öğüt kitabıdır.[Bu Kur’an insanlara bir açıklama, takvâ sahipleri için de bir hidayet ve öğüttür (Âl-i İmrân*138.Ayet)] Günümüzdeki ahval ile asr-ı saadetteki ahval bir an mukayese edilecek olursa ona ne kadar ihtiyacımız olduğu gün gibi ortaya çıkacaktır. Bugün şeriat her ne kadar içler ürperten bir mefhum haline getirilmişse de 14 asır öncesine kafamızı çevirdiğimizde hala onun nurunun aydınlığını görürüz. Bugün cehlin; müride bakarak mürşidi yargıladığı, dindara bakarak dini yargıladığı ortadadır. Dolayısıyla bizler Kur’an’ın rikkatini, şefkatini, himayesini, emir ve yasaklarını yaşamlarımıza öyle kodlamalıyız ki; İslam’a davet için lisân-ı kâl’e gerek olmasın, cehl bizi kendimizle vurmasın.

Bugün bizler açılmış batıl izlerden yürüyen koyunlar değil, hak yolunu açan kurtlardan olmalıyız.
Bu da ancak ve ancak İslam ve Kur’an ile olacaktır.
Berat Kandiliniz Mübarek Olsun… Dualarınıza bizi de eklemeyi unutmayın.

Bir İnşirah bırakayım efendim yüreklerinize…

NO COMMENTS

LEAVE A REPLY

Bir yorum girin
Adınız

Exit mobile version