Zaman rayların üzerinden usulca geçip giden bir tren misali akıp giderken, sonbaharın gelişiyle birlikte, koca gövdeli söğüt ağacının yapraklarını dökmesi artık kaçınılmaz olmuştur. Ufak bir rüzgarda kuşların ötüşüne melodi olan yaprakları, dere boyunca dağılmış ve dalından koparılmanın hüznünü yaşamaktadırlar. Söğüt ağacı, kendisinden gün gün eksilen dostlarının matemini tutacaktır kış boyunca. Geçen vaktin neşesi toprağa, vedası yapraklara, kederi de insanlara kalmıştır.
Gökyüzünün karanlığında kaybolmuş umudunu arayan küçük bir çocuğun çaresizliği vardır bulutlarda.
Yağmur damlaları, bacası tüten evlerin kiremitlerine çiselerken, bulutların haykırışları sel olur. Pencere kenarında unutulmuş, öksüz kalan tomurcuk çiçeklerinin gözyaşları yağmurdan mıdır?
Dağların ardından doğan güneşle birlikte gökyüzü aydınlığa kavuşur, tomurcuklar çiçek
açar.
Küçük çocuğun umudu, söğüt ağacının dallarında ötüşen kuşların kurduğu yuvalardadır artık…
Keşke daha uzatsaydınız yazınızı. Çok güzel yazmışsınız, Kaleminize sağlık. ?
Teşekkür ederim..