Bu bir yangın,
Elimde bir bardak su
Koskoca orman yanıyor.
Elimde bir bardak su
Bir o yana bir bu yana koşuyorum.
Hz. Hacer ve İsmail’i anlıyorum.
Hacer de benim İsmail de
Ağlıyorum, koşuyorum.
Ayaklarım toprağı dövüyor.
Aradığım zemzem başucumda bitmiyor.
Bu bir yangın
İsmail ve Hacer
Gözyaşım zemzem
Beni kurtar.
Koştum kurtulamadım.
Aradım bulamadım.
Safa Merve şahit.
Beni kurtar.
Bu bir yangın.
Okur okumaz aklıma şu cümleler geldi..
《”Bana, `Sen şuna buna niçin sataştın?’ diyorlar. Farkında değilim. Karşımda müthiş bir yangın var. Alevleri göklere yükseliyor. Içinde evlâdım yanıyor, îmânım tutuşmuş yanıyor. O yangını söndürmeye, îmânımı kurtarmaya koşuyorum. Yolda biri beni kösteklemek istemiş de, ayağım ona çarpmış; ne ehemmiyeti var? O müthiş yangın karşısında bu küçük hâdise bir kıymet ifade eder mi? Dar düşünceler, dar görüşler!..》
Yüreğinize sağlık.. Yangınlara koşma iştiyakımı kamçıladı dizeleriniz..
Esas ben teşekkür ederim.